in

Siren Kirliliği

Minibüsün üzerinde “Adalet Mensupları Dayanışma Vakfı ” yazıyor. Bildiğin polis arabası sanki. Üzerinde ışıklar, canavar düdüğü açık, sanırsın adalet nakli yapılacak, organ taşıyor.

 

Bir başkası Ankara plakalı siyah fluence, normal beyaz plakalı, camlar simsiyah. Hepimizi ittire ittire emniyet şeridinden Allah ne verdiyse gidiyor. Yani aracın bozulsa emniyet şeridinde kalsan kızacak sana, o denli.

 

Kapıdaki motosikleti nedeniyle hasbihâl olduğum pidecinin lüks motorunda bile polis sireni var, öttüre öttüre gidiyor her yerde. Selam vermek için ben “Dit” diyorum, ondan ambulans sesi çıkıyor.

 

 

Sayın Başbakanımıza, İstanbul Valisi Sayın Vasip Şahin’e, Emniyet Genel Müdürü Sayın Mehmet Kılıçlar’a, İstanbul Emniyet Müdürü Sayın Mustafa Çalışkan’a ve İstanbul Trafik Denetleme Şube Müdürü Sayın Zafer Güven’e sesleniyorum.

 

Ülkemizin içerisinde bulunduğu kaotik durum nedeniyle güvenlik araçlarının, resmi polis araçlarının, elbette göreve/olay yerine giden sivil polis araçlarının, ambulansların, itfaiyenin; yani kısacası Dünyanın her yerinde olduğu gibi acilen olay yerine ulaşmaya çalışan aracın trafik önceliğine yürekten katılıyorum. Ama yukarıda verdiğim örneklerden hareketle bırakın işe giden polisi, hastaneye dönen ambulansı, sireni takanın ayrıcalıklı çiftliği olmuş durumda ülkemizin trafiği.

 

Bu araçların bir bölümü eds’ler nedeniyle emniyet şeridine bile girmiyor, o denli kaçak yani. Lüks Mercedeslerden tutun, eski model araçlara kadar her gün trafikte yüzlerce araç bu ayrıcalık haksızlığı altında seyahat ediyor.

 

Bu doğru bir uygulama mıdır? Bunun o anda trafikte bulunan diğer araç sürücüleri tarafından gerekliliğinin sorgulanmadığı mı düşünülmektedir? Düzen, intizam, devlet terbiyesi bütünü içerisinde bunun toplumda negatif imaj yarattığı, bu ayrıcalığa sahip olmaya çalışan bir zümre oluşturduğu ve bu ayrıcalığı normal vatandaş olarak izleyenlerin bunu ayıpladığı, kızdığı, yadsıdığı görülmüyor mu?

 

Bu araçların çokluğu ve uygulamadaki boşluk nedeniyle sulandığı algısının trafikte bulunanlarca tespit edilmesi yüzünden birçok sürücünün siren sesi duyunca yolu boşaltmak yerine bu algı yüzünden sabote ettiği fark edilmiyor mu?

 

Yoksa bu kadar önemli konumuz içerisinde bunun dikkate değer bulunmadığı gibi (Ki bu tezimin doğru olduğu kanaatini taşıyorum) bir ortam mı var? Yani; bunu okuyacak yetkililerin “Bu gündem, bu trafik yoğunluğu içerisinde işimiz gücümüz bitti bir de bununla mı uğraşacağız” yaklaşımıyla mı hareket ediliyor?

 

Bu konuda önlem alacakların zaten bu ayrıcalığa sahip olmaları nedeniyle bunu önemsemediği gibi bir durum mu ortaya çıkıyor?

 

Kendine bu ayrıcalığı layık gören araç sürücüleri veya arka koltuğunda oturanların politik argümanları nedeniyle bunlara karşı bir yaptırımda bulunulamayacak kadar dejenere mi olduk? Her gereksiz yere siren takanın cebinde bir “Hamili kart yakınımdır” kartviziti mi bulunmaktadır? Bu yüzden mi bunlara bir denetleme getirilmemekte/ getirilememektedir.

 

Eğer öyleyse bizim pidecinin yumurtalı karışık yaparak bu kartı kimden aldığına dair fikri olan var mıdır?

 

Yollar MadMax film serisinin İstanbul versiyonuna döndü, yok mudur görevi olup da bu durumdan hicap duyan, önlem alacak kimse?

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Motorcunun Tecrübesi Neye Göre Ölçülür?

Pusula Ne Derse O Olur

REKLAM