Menu
in

2012 Aprilia SRV 850 ABS-ATC

Yazar: Sanço Panço

Süperspor kıyafeti giyinmiş, dünyanın en hızlı skuteri

2011’in son aylarında gittiğimiz Milano EICMA Motosiklet Fuarı’nda, kırmızı başlıklı, pardon, kırmızı ayakkabılı kızın üzerinde oturduğu füze benzeri motoru ilk defa gördüğümüzde, bunun tamamen yeni bir model olduğunu düşünmüştük. Gözümüzü kızın ayakkabılarından ve eldivenlerinden alıp, motora ve özelliklerine dikkatli bakınca, bunun aslında eski Gilera GP800’den türeyen bir model olduğunu anlamak zor olmadı.

 

 

İtalya’da GP800 yılda belki bir kaç yüz adet satılabilirken, rakibi Yamaha’nın daha hafif sportif skuteri T-max satışları 10 binleri zorluyordu. Piaggio, GP800’ü yeni baştan tasarlamak yerine, kimi özelliklerini değiştirip yine kendi çatısı altındaki Aprilia markası ile piyasaya sürmeyi tercih etmiş. GP800’ün ön görünümü Yamaha T-Max’in sportif görünümüne kıyasla oldukça basit duruyordu. Noale’de yerleşik Aprilia, iş kendilerine gelince, 2010’da Superbike (SBK) yarışlarında şampiyon olan hiperspor motorları RSV4’ün ön kısmını alıp, olduğu gibi buna takmışlar. Siyah/beyaz veya siyah olarak satışa sunulan motor, yakından gerçekten etkileyici.

 

 

Motorun etrafında bir tur

 

Alet dışarıdan çok büyük bir maksi skuter gibi duruyor. Spor motosiklete oturur gibi oturursanız herşey çok güzel. Ancak biraz uzunsanız ve bazı maksi skuter düşkünü arkadaşlar gibi ayakları ileri uzatmak isterseniz, dizler gidonun hemen altındaki torpido bölümüne ve sağdaki el frenine dokunuyor. Enteresan, oysa ki gövde oldukça uzunmuş gibi algılanıyor. Torpido demişken, bu motorun en önemli eksiklerinden birisi şu; o kocaman ön gövde içinde bir torpido gözü barındırmıyor. Motorun çevresinde tur atıp fotoğraf çekmek için ileri geri itip-kakıyoruz. Bir yan ayak, yan ayakta kaymaması için sağ gidonun altında el freni kolu, ve devasa bir orta ayak var. Ağırlığını yoklayıp orta ayağa alıyoruz. Bu işlem kolay ama, motor acayip ağır hissettiriyor. Motora bakmaya Honda İntegra’lı bir arkadaş geliyor, ağırlığını soruyor. Kafamızda “skuter ve ağırlık” denince her nedense bir “200kg.” ampulü yanıyor; “200’ün üzerindedir herhalde” buyuruyoruz. Sonra internetten ağırlığına baktık; ıslak ağırlığı 280 kg! O ne yahu? Motosikletin tamamını mermer bloktan oymuş olmalılar!

 

Donanım, Pratik Özellikler

 

Sele; yani bagajın amortisörlü kapağı, gidondaki bir düğme vasıtası ile elektrikli olarak açılabiliyor. Bagajın içinde bir aydınlatma ve şarj için 12 voltluk bir priz var. Bagaj küçük gibi dursa da tam bir kask alabiliyor. Sele altında geriye kalan bütün yeri benzin deposu kaplamış. Yakıt dolum ağzı da selenin altında, depo hacmi 18,5 litre. Göstergelere gelirsek; solda hız, sağda devir ve içinde yakıt göstergesi var, bunlar analog. Ortadaki dijital Piaggio göstergesinde de yol bilgisayarı bulunuyor. Eskiden GP800’de sağ gidonda elektrikli bir ön cam ayarlama düğmesi vardı. Elektrikli cam gitmiş, bunun yerine de çekiş kontrol düğmesi takmışlar.

 

 

Harika!

 

Daha önce kullandığımız GP800’de deli gibi hızlanabiliyorduk. Ancak İstanbul’un sabun benzeri asfaltı, frenlemelerde ön lastiği tutmuyor, gazlamalarda da arkanın deli gibi patinaja düşmesine sebep oluyordu. Lastik boyutları çok iyi anlaşılamıyor ve küçük gibi duruyor ama; önde 16, arkada 15 inç ebatlarında jantlar takılı. Bunları bir de ABS+ATC(çekiş kontrol) destekleyince her şey yerli yerine oturmuş gibi olmuş. SRV’de boru tipi güçlendirilmiş çelik bir şasi kullanılmış. Arka maşa ise alüminyumdan üretilmiş.

 

Büyük motor şasinin oluşturduğu eliptik boşluğun tamamını dolduruyor. Önde çift diskli Gold serisi Brembo frenler kullanılmış. Arkada dışarıdan görünmeyen ayarlanabilir mono amortisör kullanılmış. Amortisörün bir ayar vidası ile ayarlanabilmesi güzel ancak bunu yapabilmek için 6 vida ile bağlı bir kapağı sökmek gerekiyor. Önde 3’lü far grubu var. Soldaki ve sağdaki birlikte kısa far olarak çalışıyor. Ortadaki ise tek başına uzun far olarak görev yapıyor. Motor çalışmadan önce farların kapalı olması ve çalıştıktan sonra otomatik yanması, akünün korunması için iyi bir tasarım olmuş. Farların hemen altında sahte hava kanalı girişleri var.

 

Eskiden gövdede yer alan ön sinyaller, aynalara çıkartılmış, iyi olmuş, görünürlük artmış. Motorun arka kısmı, firmanın hipermoto modeli Dorsoduro’yu andırıyor. Yolcu elcikleri elden geçirilip biraz daha ergonomik hale getirilmeye çalışılmış. Üzerinde çalışılıp da kesinlikle mükemmel bir görünüme kavuşturulan diğer eleman da motosikletin selesi. Karbon görünümlü bir kaplama, kırmızı dikişler, ortasında bir minderin bulunduğu iki bölümlü sele gerçekten hem oturma hissi, hem de görünüm açısından harika. Sele yüksekliği 10mm. düşürülmüş. Aracın kumanda düğmeleri GP800’de harikaydı, bunda da o kumandalar korunmuş.

 

 

 

Sürüş İzlenimleri

 

Aprilia bu alet için “Dünya Şampiyonu görünümlü, dünyanın en güçlü ve hızlı skuteri” tanımlamasını kullanıp reklam yapıyor. Bunun yanında dünyanın en ağır skuteri herhalde. SRV oldukça büyük boyutlu ve ağır olmasına rağmen, gövde boşluğunda serbestçe ve rahatça dönen gidonu sayesinde rakiplerinden çok daha rahat bir şekilde olduğu yerde manevra yapabiliyor. Hareket etmeden önce sağ dizinizin altındaki el freni kolunu indirmeniz gerekiyor. Araç otomatik olduğu için yan ayakta park halindeyken kaymaması için bu akıllıca çözüm geliştirilmiş. Otomatik olduğu için gaz verir vermez motor yürümeye başlıyor. Çalıştırmak için de frene ve marşa aynı anda basmanız lazım. Aprilia her iki egzoz çıkışına da ayrı birer lambda sensörü koyarak iki silindirde farklı ateşleme zamanları ayarlanabilmesini sağlamış.

 

Skuterde kullanılan motor GP800’den 1 beygir daha güçlü. Mana’daki gibi vites kutusu yok, normal bir skuterdeki gibi CVT kademesiz şanzıman var. Motora atlayıp sürerseniz sıfırdan 200’e kesintisiz ve sarsıntısız rahatça tırmanıyor. Ara hızlanmaları da motorun büyük hacmi ve yüksek torku sayesinde oldukça iyi. Kollarınızı kopartacak kadar ileri çekmiyor belki ama, göstergedeki ibre siz ne olduğunu anlamadan sonları zorluyor. Motorun elektrikli camının iptal edildiğini söylemiştik, standart cam yüksekliği eskisine göre 5 cm. aşağıda kalıyor ve bu da rüzgarın yüksek hızlarda hemen göğüste hissedilmesine sebep oluyor. Motorun geniş ön kısmı ise sürücüyü oldukça iyi koruyor. 2 silindirli V motor ve otomatik şanzımanın yerleşimi sayesinde motosikletin ağırlık merkezi oldukça yere yakın. Bu da kullanımı çok kolaylaştırıyor.

 

Başta motor ağır gelse de çabuk alışılıyor. İstanbul’un parlak ayna kıvamındaki asfaltı sebebiyle ani frenlerde hem ön, hem de arka fren kollarında ABS’nin hissedilmesi olası. Ani frenlemelerde arka tekerlekte tutunma azaldığı için arka fren çok çabuk kilitliyor ve ABS devreye giriyor. Ön frenin kullanımı konforlu, fren güçlü, ancak sıkı çekmeyi unutmayın. Piaggio, yeni Beverly’de ön freni böylesine yumuşak ayarlamış. Alışınca iyi dozajlanıyor, frenlemesi güzel ve yumuşak, ancak kolu biraz güçlüce çekmek şart. Yürüyen aksam olarak SRV, eski GP800’le hemen hemen aynı sistemi paylaşmış. Eskisinden farklı olarak ön çatal biraz daha güçlendirilmiş ve tepkileri konfora yönelik olarak iyileştirilmiş. Bunun sonucunda bozuk yollarda motorun daha rahat ve akıcı gidebilmesi sağlanmış. Motor bir virajdan diğer viraja kadar hızlı bir şekilde yön değiştirebiliyor, gazı açık tutarsanız ne olduğunu anlamadan maksimum hızına doğru seyrediyor. Çekiş kontrolü (ATC) ise yeteneği ne olursa olsun her motorcuya gazla istediği gibi oynama imkanı sağlamış. Elbette kendinizi acayip durumlara düşürürseniz sizi bu sistem de kurtarmaz. Ancak ne yaptığını bilen sürücü için çok iyi bir donanım.

 

 

 

Önce kötü tarafından başlayalım; bu motorun en kötü tarafı 300 kilograma varan ıslak ağırlığı. Sürmeye başlayınca çok çabuk alışılıyor gerçi. Koskoca ön tarafta hiç torpido gözü yok, bu da ikinci eksisi. Arka amortisörü ayarlamak için 6 vida sökmek gerekliliği de çok profesyonelce olmamış. Önde elektrikli veya manuel cam ayarı yok, bunu daha yüksek bir cam satın alarak çözmek mümkün.

 

Bunlar dışındaki bütün özellikleri, kalitesi, gidişi, ABS-ATC gibi süper donanımları ile harika bir skuter-motosiklet. Aprilia GP800’deki iyi şeyleri alıp üzerine daha da iyi donanımlar eklemiş, ortaya bu araç çıkmış. Fiyat olarak Honda Integra dışında, 13.500 Euro’luk etiketi ile sınıfındakiler arasında en ucuz fiyata sahip. Aprilia distribütörü Ferco gelen iki SRV’yi de satmış durumda. Test sürüşü imkanı şu an için yok Biz GP800 sürmüştük, bu sayede de iki motoru karşılaştırma olanağı bulduk.

TEKNİK ÖZELLİKLER

Motor: Uzunlamasına
yerleştirilmiş 2 silindirli, sıvı soğutmalı,
silindir başına 4 sübaplı V90 Aprilia motor.
Silindir Çapı x Piston Kolu: 88 x 69 mm
Silindir Hacmi: 839,3 cc
Kompresyon Oranı: 10:1
Krankta Maksimum Güç: 56 kW (76 bg)-
7.750dev./dakika
Krankta Maksimum Tork: 76,4
Nm.6.000dev./dakika
Besleme Sistemi: Elektronik motor
kontrol sistemi; 38mm. çaplı Weber Marelli
elektronik enjeksiyonlu yakıt beslemesi.
Ateşleme: Dijital elektronik, silindir başına
çift buji, elektrikli marş sistemi.
Yağlama: Kuru karter.
Kavrama: Otomatik-CVT
Arka tekerleğe güç aktarımı: Zincir
Şasi: Güçlendirilmiş çelik tüp.
Ön Süspansiyon: Teleskopik çatal, 41mm.
çap, çalışma aralığı 122mm.
Arka Süspansiyon: Ayarlanabilir 7
kademeli yatay tek süspansiyon.
Frenler: 300mm. çapında çift diskli, 2
pistonlu ön frenler, ABS+ATC, 280mm.
çapında tek diskli arka fren.
Jantlar ve lastikler: Alüminyum alaşım
jantlar, tubeless lastikler; ön 120/70/16,
arka 160/60/15
Ölçüler: Maks. uzunluk 2,237 mm, maks. genişlik 790 mm, sele yüksekliği 780 mm, tekerlek iz açıklığı 1,593 mm.
Yakıt kapasitesi: 18,5 litre.
Kuru Ağırlık: 249 kg., yola çıkmaya hazır,
Islak ağırlık: 280kg.
Distribütör: Ferco Motor
www.apriliaturkiye.com

Cevap bırakın