Menu
in

2012 Honda GL 1800 Gold Wing

Yazar: Aldo Ballerini

Honda’nın yeni amiral gemisi ile Amerika’yı yeniden keşfediyoruz. Karinası, yük kapasitesi ve
süspansiyonları daha fazla konfor için gözden geçirilmiş. Wing Ding sürprizleri ve Gold Wing Road Riders
Association üyelerinin toplanması diğer konularımız

Gold Wing eşsiz bir motor. Sadece lüks bir sedan olduğu için değil, hatta boyutları, altı silindirli güçlü boxer motoru, çizgileri ve uzun yolculuklardaki benzersiz özellikleri için de değil. Onun eşsiz bir motor oluşu dünyada kendisine bu kadar tutkun motosiklet-sever toplayabilen yegâne motor oluşundan kaynaklanıyor. Nitekim GWRRA – Gold Wing Road Riders Association dünyanın tek bir motor modeline adanmış en büyük örgütü. Bugün itibariyle dünyanın her yerinden tam 72.000 üyesi var: Bu kırılması imkânsız rekorun hikâyesi 1975 yılında ilk Gold Wing efsanesi GL 100 modeliyle birlikte başladı.

 

 

Bu motoru özel kılan diğer bir özellik ise kendine bir dünya kurmuş olması. Çünkü GWRRA üyesi olmak demek, bu motora olan tutkuyu paylaşmak için Club tarafından her yıl organize edilen ve bugün 33. Edisyonuna ulaşan meeting’e katılmak demek. Kısaca GWRRA bir yaşam tarzı. Club üyeleri Gold Wing’leri ile sadece motor yolculuğu yapmıyorlar. Miller boyu yol kat ederek dünyanın bütün ülkelerini geziyor, bir araya geliyor, birbirleriyle buluşuyor ve tutkularını paylaşıyorlar. Bu, bizim alışkanlıklarımızdan, motor ve turizm anlayışımızdan, hatta yaşam tarzımızdan çok farklı kapılara açılan bir dünya. Bu çok keyifli bir keşif ve ABD’ye yaptığımız bu yolculuk işte bize bu keyifle tanışma fırsatı verdi. Honda’nın bu yeni supertourerini doğal ortamında tanıma fırsatı bulduk ve bize 600 mil (yaklaşık 1000 km) boyunca Gold Wing dünyasıyla “made in USA” iki (üç) tekerlekliler aleminde müthiş bir keyif yaşattı.

 

Gold Wing sahipleri bu seneki toplantıda 15.000 kişiydi Bu Amerikalılar nasıl adamlar? Daha doğrusu Gold Wing’ciler nasıl insanlar? Klasik “Born in USA” bir motosikletçi hayal ettiğin zaman aklına hemen üzerinde bin tane armalı deri ceketi, uzun saçları ve sakalları olan tipler geliyor. Sonra bir de Gold Wing’e bakıyorsun, karşında zengin ve şık bir görüntü var. O zaman hemen bizim bu kategorideki Avrupalı motosikletçilerimiz akla geliyor: Şık kıyafetleri, motorla aynı renk kasklar, bluetooth’ları, vs. Ama gerçek tamamen farklı ve beklentilerin ötesinde. Gold Wing mitingine katılımcı sayısı çok yüksek. Dünyanın her yerinden gelen üyeler bir arada toplanıyor: Gentleman riders, wild riders, tek sürücüler, çiftler, kadınlar…Bu Gold Wing tutkunlarının ortak yönü ise çoğunluğunun orta yaş grubundan olması (motorun fiyatı da bunda etken tabii). Bu önce şaşırtıcı gelse de, Club’ın gerçek gücünün bu özellikten kaynaklandığını anlamamız gecikmiyor.

 

Ortada bir gerçek var ki, Gold Wing fenomeni olmasa bu kadar insan asla bir araya gelemez ve belki de hayatları boyunca Amerika’nın her yerini dolaşma olanağı bulamazdı.

 

 

What a wonderful world

 

Bu toplu gezi organizasyonlarının en hoş taraflarından biri de motosikletçilerin nasıl mutlu olduklarını görmek. Motosikletinin selesinden günde 800 mil yapan çiftlere rastladık. Kimileri ise kaç Wing Ding’e katıldıklarını göstermek için her katılıma ait metal armayı (patch) ceketlerine zımbalamışlardı ve ceketleri sayısız armadan taşınmaz hale gelmişti. Bazıları ise motorlarını “Amerikan” zevkini yansıtır şekilde süslemeyi ihmal etmemişlerdi: Bayraklar, kukla bebekler, yararlı aksesuarlar (reflektörler) ve görüntü aksesuarları (neon ışıklar, led lambalar).

 

 

Diğer dikkat çekici nokta Trike denen üç tekerlekli motorlar. Avrupa’da bunlara nadir rastlansa da, burada çok yaygın. Bu sayımızda onlara çok yer ayırdık ve fotoğraflarla süsledik. Amerika’daki motosikletlerin neredeyse yarısı üç tekerlekli, ya da yanda yolcu sepeti olan modeller. Bizde bu tip aksesuarlar gülünç gelebilir ama orada öyle değil. Çünkü engelliler, aşırı kilolular (burada çok fazla), yaşı gereği bazı hareketleri yapamayanlar için alternatif oluşturuyorlar ve bu da gerçekten takdire değer bir durum. Yaşlı bir bayanı sarı trike üzerinde peluş kaplı seleye oturmuş vaziyette country müzik dinlerken görmek gerçekten çok ilginç. Ona sarılıp öpesin geliyor!

 

HER KESİMDEN İNSAN VAR

Wing Ding (kelime anlamıyla: Bayram), Gold Wing sahiplerinin yıllık toplantısını ifade ediyor. Bu sene Knoxville’de yapıldı ve tam 6.000 motor bir araya geldi. Bu motorların bir çoğunun hareket etme sorunu olan kişiler için çok yararlı olan üç tekerlekli motorlara (Trike) dönüştürülmüş olduğunu gördük. Örneğin bu motorlar sayesinde yaşlı bir bayan bu yılki toplantıya katılabilmiş ve sonra da Deals Gap’a (motosiklet delilerinin buluşma yeri) ulaşabilmişti. Üç tekerlekli motorlardan başka yolcu sepetli olanlar da çok yaygın. Standart modelini kullanan da var, kendine özel ısmarlama yaptıran da… Örneğin bir tanesi eski stil Amerikan arabalarına benziyordu. ABD’de nasıl olsa hiçbir şey aşırılık sayılmaz.

 

 

 

NASIL BİR MOTOR?

 

2012 modelinde Honda firması Gold Wing için jenerasyon farkı yaratacak değişikliklere imza atmamış, ama ilk bakışta hemen fark edilmeyen bazı rötuşlar mevcut. Karoserinin çizgisi sadece bazı detaylarla ilgili olarak değişmiş (şimdi çift renklisi de var); farlar, özellikle de arka far değiştirilmiş ve modern yan çantalara uyumlu hale getirilmiş.

 

 

Honda teknisyenlerinin dediklerine göre çantaların yeni dizaynı bilhassa yüksek hızlarda aerodinamik açıdan katkı sağlamış. Valizlerin toplam yük hacmi tam 150 litreyi buluyor.

 

Hava akış sistemi özellikleri rüzgâr tünelinde bilgisayar teknolojileri kullanılarak geliştirilmiş (CFD – Computational Fluid Dynamics). Bütün hedef konforun daha yüksek düzeye çıkarılması olmuş. Yeni karoseri hem pilota, hem de yolcuya otobanda maksimum konforu sağlayacak şekilde dizayn edilmiş. Motor ve gövde özelliklerinde değişiklik yok. Muhtemelen proje mühendisleri bunların yeterince yerli yerinde olduğu kanaatindeler (biz de o kanaatteyiz). Sadece süspansiyonlar gözden geçirilmiş ve küçük bir rötuşla daha akıcı hale getirilmişler.

 

Hoşumuza giden küçük bir detay da ses sisteminde yapılan düzenleme oldu. Surround ses düzeni şimdi (80 W güç ve 6 hoparlörle) daha da iyi. Üstelik iPod bağlantısı da düşünülmüş ve (iPod yada USB flaş disk vasıtasıyla) aynı zamanda navigasyon sistemi için de kullanılan çok geniş renkli ekrandan kolayca girerek istediğiniz müziği dinleyebiliyorsunuz.

 

Onu farklı kılan özellikler

 

Gold Wing supertourer motorlar dünyasının eşsiz bir örneği. İşte onu diğerlerinden ayıran farklar: Motorundan başlarsak, altı silindirli boxer motor 1.832 cc hacminde ve gerçekten çok güçlü. Mimarisi ve büyük özen gösterilmiş tasarımı açısından son derece esnek ve konforlu bir motor. Yakıt püskürtme çok yumuşak gerçekleşiyor, titreşimler ve mekanik gürültü minimum düzeyde. Bu amaçlar doğrultusunda silindir başına iki adet supap öngörülmüş ve stroke/ silindir gömlek çapı oranı ile rakorlu egzoz sistemi rahatsız edici gürültü ve titreşimleri azaltma amacına uygun dizayn edilmiş.

 

Gold Wing’in diğer bir önemli özelliği, çok ağır olmasına rağmen düşük hızlarda kolay kullanılabilmesi. Motorun seyir ağırlığı 420 Kg. Sürüşteki feeling büyük oranda motorun doğal dengesinden kaynaklanıyor. Ağırlık merkezi alçak ve gövde bu dengeyi sağlamak üzere tasarlanmış. Şasi hafif alaşımlı metalden çift kirişli ve motorun (artı yolcu ve valizlerin) ağırlığından doğan yüksek düzeyde stresi taşıyabilecek kadar sağlam. Bu şasi 2001 yılında devreye alındı ve GL 1500 modelinin daha yumuşak (ve bu kadar dengeli olmayan) çelik şasisinin yerini aldı.

 

Güvenlik emin ellerde: Paket donanımda son derece etkili Honda CBS ve ABS kombine fren sistemi mevcut. Tercihe bağlı aksesuar olarak hava yastığı bile var. Gold Wing bu donanımı sunan tek motor.

 

Klima sistemine gelince; gidon tutma kulpları ve koltuklar ısıtmalı. Karina üzerinde bulunan ve sürüş pozisyonundan kolayca kumanda edilen bir klape sayesinde bacaklara da sıcak hava üfleniyor. Konfor özellikleri içinde ayarlanabilen rüzgar siperliğini de sayalım. Ancak ayarlama sistemi henüz otomatik değil. Yandaki kilitleri açmanız ve elinizle camı aşağı yukarı hareket ettirmeniz gerekiyor.

 

 

 

NASIL GİDİYOR?

 

Yeni Gold Wing’i tam iki gün boyunca sürdük ve 600 milden fazla yol yaptık. Otobanlarda, şehir dışı yollarda ve kırsaldaki kıvrımlı güzergahlarda seyir yaptık ve bu arada 318 virajdan oluşan 11 mil uzunluğundaki Ejderhanın Kuyruğu (Tai l of the Dragon) adı verilen şehirler arası bir parkuru da kat etmiş olduk. Bu parkur yolculuğumuzun en kritik bölümünü oluşturduğundan, 421 kg ağırlığındaki supertourerimizin kullanım kolaylığını anlatmaya bu bölümden başlayalım.

 

Tennessee yollarında sele üzerinde geçirdiğimiz iki günün en sıkıcı anları mı? Benzin almak için durduğumuz anlar Ejderha Kuyruğu adı verilen güzergahta ayak pedallarını yere sürttüğümüz birkaç viraj vardı. Hatta o virajlarda karinanın arka kısmını bile hafifçe çizdik. Ama onun dışında motora denilecek laf yok. Vites pek az kullanılsa da kusursuz ve hassas, frenleme genelde her iki pedalla yada sırf arka fren pedalıyla yapılıyor, çünkü ön fren biraz zayıf. Ama daha fren pedalına dokunduğunuzda kombine sistem devreye girerek güvenli ve dengeli bir frenleme gerçekleşiyor. Sistemin tümü son derece etkin ve hassas olan ABS fren sisteminin kontrolü altında çalışıyor.

 

Gold Wing otobanlar için yaratılmış bir motor olsa da, virajlarda bizden tam not aldı. Karinada yapılan değişikliklerin etkisinin olup olmadığını ancak bir kıyaslama ile anlamak mümkün olabilir, ancak 2012 modelindeki konfor gerçekten eşsiz düzeyde. Motor son derece keyifli bir ıslık sesi çıkararak çalışıyor, hava gövdeyi yalarken hiçbir türbülansa yol açmıyor, titreşim yok denecek kadar az ve sürüş pozisyonu her bedende sürücü için çok rahat. Selede uzun saatler geçirdikten sonra bile yorgunluk hissetmiyorsunuz. Kılı kırk yarıp bir eleştiri getirmemiz gerekirse, süspansiyonların zemindeki çıkıntılara (kanalizayon kapakları, kasis ve benzerlerine) verdiği reaksiyon biraz sertçe. Konfor o denli yüksek ki, kulaklarınızdaki tıkaçları bile hemen çıkarıp atabilirsiniz.

 

 

TARİHÇESİ

 

Bugün inanılmaz gibi geliyor, ama dünyanın bu en ünlü tourer’ı tam yerine oturmamış karışık fikirlerin bir ürünü olarak doğmuştu. Hedef aslında motosikletlerin kraliçesini yaratmaktı. 60’lı yılların beş ve altı silindirli yarış motorlarının tasarımcısı ve Honda markasına otomobil üretimini de dahil eden ekipte de yer almış olan Shoikiro İrimajiri önderliğindeki genç mühendisler kolları sıvadılar. GL projesi de bu mühendisin diğer çalışmalarından etkilenmişti kuşkusuz. Nitekim 1972 yılındaki ilk prototip altı silindirli 1470 cc hacminde bir boxer motordu (60 bg, 210 kg). O yıllarda 750 cc üzerinde bir motor aşırı görüldüğünden bu proje elimine edildi.

 

Dünyanın en ünlü Tourer’ı sportif motorların arkasından koşarak çıplak doğmuştu

 

 

Lanse edilmesi zor oldu: GL Avrupa’da tutmamıştı GL100 1974 yılında ilk kez Köln’de lanse edildi. 1000 cc’lik daha “küçük” bir motoru ve “sadece” dört silindiri vardı. Avrupalıların beğenmediği Gold Wing’in bu ilk modeli ABD’de çok tutuldu ve daha ilk senesinde 5000 adet sattı. Amerikalılar aradıkları motoru bulmuştu… Ve zaten o zamanlar performans ile gezi sınıfı arasında seçim yapmakta bocalayan bu motorun nasıl olması gerektiğini Amerikalılar belirledi. Önce onu ancak kendi bildikleri şekilde aksesuarlarla donatmaya başladılar, iri valizler ve gövdeyi saran karina derken, ses sistemleri, klimalar ve diğer aksesuarlar birbirini izledi. Honda gözlemlemeye ve gelen önerileri dinlemeye devam etti. 1980 yılında bütün dünya performansa yönelirken, GL konfora odaklandı. Daha yüksek motor hacmi, daha küçük karbüratörler, daha yavaş çalışan bir motor zamanlama sistemi ve daha geniş alanlı seleler değişmez özellikler olmaya başladı. Bir sonraki adımda gerçek touring geldi: O yıl karinası, çantaları ve bagajı paket donanımda verilen ilk model olan Interstate piyasaya çıktı. 1982 yılında ise o güne kadar üretilmiş en güzel touringlerden biri yollardaydı: Aspencade. Artık donanımda stereo müzik sistemi, komprime havayla değiştirilebilen gövde düzeni de mevcuttu ve motorun ağırlığı 320 kiloya çıkmıştı. Sadece iki yıl sonra GL 1200 modeli ile motor hacmi iyice büyüdü ve 1200 cc’ye ulaştı. Konfor ve frenler daha gelişmişti, yüksek omuzlu lastikler ve daha küçük jantlar ise bu modelle birlikte ilk kez kullanılmıştı.

 

M1 motoruna geri dönüş

 

GL 1200 modeliyle dört silindirli motorlar sınıra dayandı. Silindir hacmini daha fazla yükseltmek titreşimlerin artmasına ve gövdenin aşırı genişlemesine neden oluyordu. Yeni çözümler arandı ve 1988 yılında GL 1500 ortaya çıktı. Aslında bu ilk baştaki fikrin, yani altı silindirli boxer motorun geri dönüşüydü. Yeni model büyük bir çalışmanın ürünüydü ve her kesimi etkiledi. Motoru güçlüydü ama son derece yumuşak bir yakıt yeme sistemine sahipti, daha düşük devirde çalışıyordu, titreşimler sıfıra indirilmişti ve güvenilirlik en üst düzeydeydi (gaz kolu tam açıkken 100.000 km yapacak şekilde test edildi). Ağırlığı artmasına rağmen kullanımı kolaylaşıyordu. Dunlop’la birlikte geliştirilen yeni lastikleri de, karinası, selesi, sürüş pozisyonu ve genel ergonomisi gibi ilk önce konforu hedefliyordu. 2001 yılında, sekiz yıllık bir geliştirme süreci sonrasında, yeni bir jenerasyon ortaya çıkarıldı. Daha büyük bir silindir hacmi, alüminyumdan çift kirişli çok sağlam bir şasi ve o güne kadar görülmemiş bir karoseri: GL 1800 Gold Wing doğmuştu. İşte bu yolculuğumuzda kullandığımız motor, bu modelin sadece bazı ayrıntıları değiştirilmiş halini yansıtmaktadır.

 

 

ÖZEL DİZAYN EŞSİZ MOTOR

Üstte 35 senelik bir emek ve geliştirme sürecinin meyvesi olan altı silindirli boxer motor görülüyor. Motorun uzunlamasına kapladığı alanı daraltabilmek için şanzıman motorun altına yerleştirilmiş ve bu şekilde aynı zamanda ağırlık merkezi alçaltılmış. Aşağıdaki fotoğrafta ise GL 1800’ün sağlam alüminyum şasisi görülüyor. Bir önceki çelik kirişli şasinin yerine bu şasi geliştirilerek jenerasyon sıçraması ve dinamik mükemmeliyet gerçekleştirilmiş.

 

 

 

 

Cevap bırakın