in

Ankara’da Keyifli Bir Gün…

 

Birçok şiire, şarkıya, söze ve muhabbete meze olmuştur başkent Ankara… Gece Anıtkabir’in
büyüsü, Ankara Kalesi’nin ihtişamı, o meşhur bağları, Dikmen’i, Atakule’si, Seğmen
kedisi ve inanılmaz dengesiz havasıyla yaşamak adına farklı bir tada sahiptir Ankara…

Ankara’nın (nam-ı diğer Bozkır’ın) havasını, iklimini bilen bilir… Sabah ayazını yer, üzerinize mont alırsınız. Öğlen güneş açar, o montla sucuk gibi terlersiniz. 1 saat sonra hava kapanır; kar yağar, yağmur yağar perişan olursunuz. Bahar nezle ve gripleri için bire bir… Hal böyle olunca iki tekerlekli de durumdan etkileniyor ve fiziki koşullar, er kişiyi tatlı su motorcusu olma yoluna sağlam bir şekilde itiyor… Yağmurdu, kardı kıştı derken, Mayıs’ın ortasında nihayet günlük gülistanlık bahar havasını bulunca Ankara’nın kır havasının tadını çıkarmak da kaçınılmaz oldu bizim için (en azından tatlı su motorcusundan hallice “Moe” için)…

 

Ankara-Kızılay’da bulunan Türkiye’nin öncü doğa sporları ve dağcılık ekipmanları markası Alpinist’in davetlisi olarak gittiğimiz “kırda mangal” konseptli etkinlikte Orta Doğu Teknik Üniversite’si motosiklet kulübü olan “Metu Riders” da bizleri yalnız bırakmadı. ODTÜ kampüsünden başladığımız, motosikletler ile yaklaşık 1 saat süren yolculuğun ardından; bol neşeli, kahkahalı ve bir o kadar da öğretici geçen etkinlikte ev sahipleri Mustafa Eskitaş ve Doğukan İşler ile uzun uzun sohbet etme imkanı da bulduk.

 

Özellikle dağcılar tarafından oldukça iyi bilinen Alpinist’i kısaca da olsa tanıtmak istersek, neler söylersiniz.

 

D.İ: Alpinist , 1999 yılında dağcılık ve doğa sporları malzemelerini üretimi ve satışı amacıyla Ankara›da kuruldu. Amacımız Türkiye’deki dağcılık ve doğa sporlarıyla ilgilenen sporcuların ihtiyacı olan işlevsel ve yüksek kaliteli uyku tulumu ve giysi ihtiyacının karşılamaktı. Yıllardır doğa sporlarıyla bizzat ilgilendiğimiz için teknik bilgi ve tecrübenin getirdiği birikim sayesinde, çok kısa zamanda bu amaca ulaştık. Alpinist’in kendi adını taşıyan uyku tulumları dağcılık sporuyla uğraşanların en zor ve teknik hedeflerinden olan Everest tırmanışlarında da başarıyla kullanıldı ve kullanılıyor. Bu noktada tırmanıcıların hedeflerine ulaşmada en önemli yardımcılarından biri haline geldiğimizi söyleyebiliriz.

 

Ankara'da Keyifli Bir Gün... 1. İçerik Fotoğrafı

 

2000’ li yılların başında da yurtdışında üretim yapan, kalitesi ile kendini kanıtlamış olan dağcılık ve arama-kurtarma malzemeleri konusunda uzman , dünyaca ünlü markaları Türkiye‘ ye ithal etmeye başladık. Alpinist olarak malzeme seçimini özellikle yüksek kalite, işlevsellik, ulaşılabilirlik ve % 100 garanti kriterlerini esas alarak yapıyoruz. Son olarak, hedeflerimizi geliştirmek ve yüksek kaliteli hizmet verebilmek adına Mayıs 2012 itibari ile CEBİT firmasının bünyesine katılmış durumdayız. Kasım 2012’den itibaren de Alpinist Doğa Sporları Endüstriyel Proje Uygulamaları Eğitim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adı altında, güçlü ve yenilenmiş bir kadroyla Türkiye’deki Dağcılık ve Doğa Sporlarının, Arama & Kurtarma faaliyetlerinin çağdaş düzeylere gelmesi ve hak edilen ilgiyi görmesi adına , ilk günkü heyecan ve enerji ile faaliyetlerimize devam ediyoruz.

 

Ayrıca bize bu etkinlikte eşlik eden METU Riders’ın şuan ki başkanı Ali Taş’a topluluğun tarihçesini, amaçlarını ve gelecek planlarını soruyoruz:

 

Ankara'da Keyifli Bir Gün... 2. İçerik Fotoğrafı

 

Ali: Metu Riders, diğer adıyla ODTÜ Motosiklet Topluluğu, aslında Orta Doğu Teknik Üniversitesi yerleşkesi içinde ve dışında hobi, spor ve ulaşım amaçlı motosiklet kullanımının yaygınlaştırılması; ayrıca dikkatli, tedbirli motosiklet kullanımının eğitimi, teşviki ve özendirilmesi amacıyla kurulmuş bir öğrenci topluluğu…

 

Başlangıçta Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencileri ve öğretim görevlilerinin yoğun katılım gösterdiği bir topluluk olsa da, sonraki dönemlerde Ankara’da ki her kesimden motosiklet dostuna kapılarımızı açtık. Özellikle diğer üniversitelerin öğrencilerinin de yüksek katılım gösterdiği topluluğun geçmişi çok uzun zaman öncesine dayanmasa da an itibariyle yüzlerce üyesi bulunuyor, ve bundan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Şimdiki hedefimiz, halihazırda yaptığımız haftalık toplantılar, gezi, eğitim ve seminer gibi etkinliklerin sayısını artırarak motosiklet tutkunlarına kaliteli bir dayanışma platformu oluşturmak… Topluluğumuzun merkezi ODTÜ kampüs alanında, ve tüm motorseverlere kapımızı daima açık.

 

Günün başlangıcına dönecek olursak, bahsettiğim gibi öğlen saatlerinde Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden hareket etmemizle şehirler arası Samsun yolunda makas atan kamyonlar, kural tanımaz 4 tekerliler, “aynasız” EGO’lar derken bir anda kendimizi son “checkpoint” te buluverdik. Etkinlik alanına eşlik edilmemizle beraber temiz, ferah ve “güvenli” mis gibi kır havasında biraz kendimize geldik.

 

Ankara'da Keyifli Bir Gün... 3. İçerik Fotoğrafı

 

Çok sıcak geçen soluklanma-muhabbet safhasından sonra bozkır çimlerine çoktan serilmiş olan çadırlar, tulumlar, sandalyeler, ocaklar, bilumum kamp malzemeleri ile bir adet de 2 zamanlı bir canavar dikkatimizi çekiyor ! Bir Husqvarna TC 450, nefis ! Bir yandan kamp malzemelerini mıncıklarken, (birinci elden Türk usulü dayanıklılık testi) bir yandan da ufak ufak Husky’i kesiyoruz kenardan. Ancak kampçılık konusundaki cehaletimiz bir kilometre uzaktan fark ediliyor olsa gerek, Mustafa Eskitaş bize malzemeleri açıklamak adına imdadımıza yetişiyor…

 

Bir bakmışız Mustafa Bey’e kendimizi o kadar kaptırmışız ki motor vesaire hak getire! Bilgiye aç olan öğrenciler olarak hayatta kalma ipuçlarını tam bir doğa sevdalısı, tecrübeli bir kampçı ve aynı zamanda profesyonel bir balık adam olan Mustafa Bey’den alıyor, ve genelde üzerinde çok durma ihtiyacı duymadığımız şeylerin ne kadar pratik ve önemli olabileceğini görüyoruz. Örneğin;

 

Moe: Şimdi diyelim aldık çadırımızı, matımızı ve uyku tulumumuzu sessiz,sakin huzurlu bir kamp yapmak istiyoruz. Nelere dikkat etmeliyiz, kamp alanını örneğin neye göre seçmeliyiz?

 

M.E: Öncelikle kamp yeri seçimine akşam olmadan başlamak en mantıklısı. Hava karardığında çadırınız ve kamp alanınız kurulmuş bir vaziyette dinlenmeye ya da yemeğiniz pişirmeye hazır bir hale gelmeniz önemli. Bu sayede yerleşmek, güvenlik için çevreyi kolaçan etmek ve yakınlarda neler var nasıl bir doğal güzellik içerisinde kamp yapıyorsunuz, bunların keşfi için de fırsat elde etmiş olursunuz. Mümkünse kamp yeri ağaç gölgeliğinde fakat çadırın üzerine devrilebilecek kuru ağaçlardan uzakta, vahşi hayvanların çok bulunmadığı bir bölgede kurulmalı. Hayvanların su kaynaklarına yakın bölgeleri tercih ettiğini unutmamak lazım, yani su kaynaklarına (varsa eğer) belli bir mesafe koyabiliriz. Ayrıca baskın rüzgâr yönünü tayin edip, çadırımızı rüzgârı arkamıza alacak bir şekilde kurmamız da önemli. Doğru seçilen bir kamp alanıyla ilk doğan güneş ışığından ziyadesiyle faydalanmak da mümkün ( ısınmak veya ıslak elbiselerimizi kurutmak için mesela), ısınmak veya yemek pişirmek için ateşin yerini seçerken de çadırınızı duman altı etmeyecek bir yer bulmak diğer bir unsur olabilir…

 

Bu ve bunun gibi bize çok da tanıdık olmayan bilgileri; mesela ıssız bucaksız bir yerde benzininiz bittiyse yapmanız gerekenler, ısınma yöntemleri, basit yön bulma taktikleri, kamp kurulacak alan ve bölgenin seçimi, güneşi kamp yerinin arkasına mı almalı önüne mi almalı, rüzgar yönüne göre kamp alanı nasıl tayin ederiz, çadır içinde hava sirkülasyonu nasıl oluyor, çadırı nasıl çabuk kurarız, incelikleri neler vs. kısacası hayatta kalma 101 dersini birkaç saat içerisinde aldık ve güzelce doğal ortamında sindirdik. Bir an gazla kendimizi “Into the Wild” dan fırlamış gibi, ya da Discovery’de Bear Grylls gibi “açlıkta hangi börtü böceğin gideri var peki abi?” moduna sokacak gibi olduysak da bizim Husky’nin “braaap” sesinin vadiyi inletmesi ile halet-i ruhiyeden çabuk sıyrıldık. Meğersem bizim gençler bu sefer de Husqvarna’yı biraz test etmek istemişler…

 

Ankara'da Keyifli Bir Gün... 4. İçerik Fotoğrafı

 

Bu silkinişin ardından, içine motosikletinizi bile park edebileceğiniz ve eşyalarınızı saklayabileceğiniz aile boyu (Çekirdek aile: Motosikletiniz+siz ve bir yancınız) bir çadır dikkatimi çekiyor:

 

Moe: Bu çadıra bir motosiklet sığdırabilmek mümkün gibi gözüküyor, ama peki çadır motosiklete sığıyor mu?

 

D.İ: Elbette, bu çadırda hem motosikletinizi hem de kamp eşyalarınızı içine sığdırabileceğiniz bir alan mevcut. Ve katlanınca da top case’inize veya selenize koyabileceğiniz nispeten küçük bir sosis halini alıyor.

 

Moe: Bir de tek kişilik çadırlar var tabi…

 

M.E: Evet. Tek başına seyahat etmeyi sevenler için sırtlarına bile atabildikleri daha hafif ve pratik, tek kişilik ve 2 pollü model seçeneklerimiz de mevcut…

 

Moe: Ayrıca çadırın kumaşı da değişik bir his veriyor, uzaktan naylon gibi görünüyor ama dokununca değil gibi sanki?

 

M.E: Doğru tespit! Bu çadırların kumaşı aslında motosiklet giyimindeki Gore-Tex membranın işleyişine benziyor… Nefes alabilir ancak dışarıdan yağmur, su geçirmez bir malzeme. Bunu sağlayan da nano teknoloji ile işlenen santimetrekarede binlerce ilmek dikişten oluşan özel bir kumaş.

 

Moe: Peki ne kadar soğukta kullanabiliyoruz bu çadır ve tulumları? Gerçi biz karlı günlerde çok fazla sürüş taraftarı değiliz ama…

 

M.E: Diyelim ki yinede karlı bir günde kamp yapıyorsunuz, Alpinist -20 / -30 Uyku Tulumumuz örneğin -30 dereceye kadar sizi fazlasıyla sıcak tutabiliyor. Üstelik kendi üretimimiz ve %100 yerli malı! Uyku tulumlarımızın yanı sıra matlar, yorganlar ve termal içliklerimizi de Alpinist markasıyla kendimiz üretiyoruz.

 

Kampla işi olmayan arkadaşlar bile (bkz: Ben) aldığımız temel bilgilerin keyfi ile, “Abi bu yaz bi Çeşme, Bodrum yapsak nerde kamp yaparız?”,”Son final ne zamandı?” soruları akıllarından bir hatta iki defa geçirdi.(Bkz: yine ben)

 

Doğukan Bey ve Mustafa Bey’in malzemelerin ve kampçılığın teknik detaylarını anlatması ve Husqvarna’nın detaylı kurcalanmasının ardından fazla bilgi işleyip beyindeki tüm glikozu sindiren bizlerin imdadına yine ev sahiplerimiz yetişiyor ve enfes bir mangal sofrası ile ziyafet çekiyoruz…

 

Yolculuk, motosikletler, kamping, kır havası, şahane bir sofra, mükemmel insanlar ve neşeli bir günün ardından zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz bile…

 

Günün sonunda düşününce (ve aldığımız gazın etkisi geçince); yakın bir gelecekte klimalı, yataklı, döşekli pansiyonlar varken (üşengeç, doğa sever! öğrenci modeli) kamp yapar mıyım, bilemiyorum… Ama yaptığım gün, bu günün bilgileri ile “daha az cahil” bir kamp tecrübesinin beni beklediğini kesinlikle biliyorum!

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Kadın Gözüyle Yeni Motor

Honda VFR800F

REKLAM