in

Bizi Fark Edin Demek Yetmez

Otomobil sürücülerine “bizi fark edin” diyoruz. Acaba biz görünmek için ne kadar çaba sarf ediyoruz? Elbette dikkat etsinler ve bizi görsünler, ben de isterim ama gerçeklere bakınca ne yazık ki öyle olmuyor. Trafikte bizim de olumlu ve dostça davranışlarımız olmalı, empati göstermeliyiz. Bizi görmeleri için sürücülere destek vermeliyiz.

Bizde trafik bir savaş alanı gibi. Ölüm haberleri ne yazık ki hala var. Trafikte otomobiller birbirine dikkat etmezken, saygı bile yokken ve her yerde agresif, kavga arayan sürücü modelleri varken iki tekere her zaman dikkat edebilirler mi? Onların aynasında bir göz kırpma anı ile aynı anda var olan küçük bir görüntüyüz. Bazen ürkütücü bir ses ile arabaların yanından öyle bir hışımla soldan ya da sağdan geçiyoruz ki araba sürücüsü ne olduğunu sonradan kavrayabiliyor. Onlara bizi görmeleri için yardım ediyor muyuz? Onların açısından hiç baktık mı? Sadece onların hatalarını saymakla bir yere varmak zor. Otomobil kullanırken cebi ile oyun oynayan, mesaj atan, dikiz aynasını sırf makyaj için kullanan veya gazete okuyan sürücüler var.

 

Kötü örneklerden uzak duralım dersek de eksik söylemiş oluruz, sadece su içen bir sürücü bile o an seni görmeyebiliyor. Gözlem yapalım trafikte, hangi sürücü beni görmeyebilir diye radar gibi süzelim herkesi. Boş taksiyi görünce hemen yol kenarını kontrol ederim, şoförün ilgisi yol kenarında duran kişidedir ve beni görmeden o müşteriye ulaşmak için artistlik manevralar yapar, bilirsiniz. Amerika’da neden otomobil sürücüleri motosikletleri görmüyor ya da geç görüyor diye bir araştırma yapılmış. Aynaya bakmasına rağmen bizi görmemeleri mümkünmüş, çünkü insanlar hayatında ilgi duyduğu şeyleri hemen görürmüş, ilgi duyduğu veya önem verdiği şeyleri algılayabilir, onlara odaklanırmış. Otomobile meraklı bir sürücü sadece otomobil ve o büyüklükteki objeleri algılarmış. Aynada bir motosikletçi gördüğünde ilgi alanına girmeyince bu motosikletçiyi algılaması geç olurmuş ya da hiç olmazmış. Biraz karışık bir konu gibi görünse de düşündükçe mantıklı geliyor.

 

Kazalar sadece Türkiye’de yaşanan bir sorun değil. Almanya’da bir doktor arkadaşım hastaneye motosiklet kazasında yaralananların çok geldiğinden bahsetmişti. Amerika’da da çok motosiklet kazaları olur ve otomobil sürücüleri gerçekten görmedikleri için motosiklete çarptıklarını düşünürmüş. Halbuki aynada gördüğü halde ve yeteri kadar zamanı da olsa ilgi alanına girmediği için aynadaki görüntüyü beyin hemen algılayıp tepki veremiyormuş. Kimsenin görmek istemediği şu maganda motosikletçiler de var bizim ülkede. Araçlara yakın mesafede zik zak çizerek hava attıklarını sanıp aslında kendi hayatlarını hiçe saydıkları için ciddi eğitime ihtiyaçları olduklarını düşünüyorum. Diğer motosikletlileri bile tehlikeye atıyorlar. Bu tip sürücüler bence çoğaldı, bir şımarıklık aldı başını gitti. Motorcuyuz, beni göreceksin ve ona göre davranacaksın tarzında yaklaşılıyor. Abartıyor muyum? Hayır, yıllardır yollardayım ve özellikle İstanbul’da izlenimim bu… Geçenlerde Bostancı Kadıköy yolunda gereksiz ani hızlanma ve sürekli şerit değiştirmeler yüzünden aynamda biri dikkatimi çekti ve benim için bir tehlike unsuru oluşturduğu için gözümü ondan ayırmadım. Araçlara yakın mesafeden gereksizce hızlıca zik zak çizerek geliyordu, trafikle uyumlu sürüşü yoktu.

 

Sonra sağ sinyali veren ve gayet normal şekilde şerit değiştirmeye başlayan bir otomobil sürücüsüyle az daha çarpışıyordu. Onlarca el hareketiyle otomobil sürücüsünü taciz etti. Ona göre otomobildeki sürücü onu fark etmedi. Otomobil sürücüsünün olaydan sonra motorculara bakış açısı nasıl olur tahmin edersiniz. Belki bu uç bir örnek oldu, ana fikrimi anlatabilmek istedim sadece. Geçenlerde bir motosikletçi bir şey anlattı ve onu tebrik ettim. Trafikte ilerlerken yakın mesafesine bir tır gelmiş, ona sinirlenmek yerine kendisini görmesi için kendi konumunu değiştirmiş. Şoför ile göz göze gelince o çok şaşırmış, çünkü motorcuyu gerçekten göremediğini farketmiş. Arkadaşıma kendisini görünür yere konumlandırdığı için teşekkür etmiş ve “Abi keşke herkes senin gibi olsa” demiş. El birliği yapsak ne kaybederiz ki? Bu örneklerle ana düşüncemi aktarabildiysem ne mutlu bana. “Bizi fark edin” demek yetmez. Yardımcı olalım, dost olalım. Gerektiğinde ben otomobillere yayalara yol veririm, beklerim, korkutmam, selam veririm, teşekkür ederim. Bir tebessüm bulaşıcıdır. İyilik iyiliği getirir. Kazasız belasız sürüşler dilerim.?

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Bir Cinayet!

Nerede Sende O Kafa?!

REKLAM