in

Bu Defa Mekanlar…

 

Motor kullananların büyük bölümü tur yapmayı seviyorlar. Gruplar halinde ya da tek başına yapılan turlar sonrasındaki anı yazılarını okumak çok hoşuma gidiyor.

Motorla yolları arşınlamak, yeni yerleri görmek ya da gördüklerimizden sonra varsa değişimleri izlemek insana başka bir keyif veriyor. Motosikletin yarış boyutu dışında kalan aktiviteleri içinde yeni bir sayfa açılmasını istiyorum. Gidilen yerlerdeki lokanta veya tesisleri daha yakından inceleyelim. Buraların mimari yapısı, temizlik ve düzeni, yemeklerin lezzeti, sunumların kalitesi, çalışanların güler yüzü gibi ölçütleri oluşturalım, bunları puanlayalım. Konuyla çok ilgili olanlarımızdan destek bekliyorum.

Son yıllarda yol boyunca kurulan tesislerin kalitesi arttı. En azından tuvaletlerin temiz tutulmaya çalışıldığını görüyoruz. Ama motor kullanıcıları hep aynı yolları kullanmıyorlar. Dergileri izlediğimde oldukça farklı yol güzergahlarını kullanıyorlar. Hiç tahmin etmediğimiz yerlerde çok şirin lokantalar, kahvehaneler, tesisler bulunuyor. Bunların isimlerini not edelim, yukarıda sıraladığım ölçütlere göre bir değerlendirme yapalım. Bazı kentlerde küçük ya da orta ölçekli café’lerde buluşmalar yaşanıyor. Bunun birinci sebebi motorların park edebilme kolaylığı ya da işletmecisinin motora olan pozitif yaklaşımı ile ilgili oluyor. Kolay ulaşım, kolay park ve sevimli sohbetler insanları bir araya getiriyor. Bu arada, sunulan hizmet ve ürünlerin kalitesini göz ardı etmemek gerektiğini ilâve edelim.

Bu organizasyonu yapmada birinci görev motosiklet kulüplerine düşecek gibi görünüyor. Çünkü bu kulüpler, her ne kadar sporcularını çeşitli kategorilerdeki yarışlara gönderiyor olsalar da, bulundukları bölgeleri çok iyi tanıyorlar. Nerede yenilir, nerede konaklanır, hatta nerede eğlenilire varıncaya kadar her türlü taze ve doğru bilgiler onlarda hazır bulunur.

Kişisel tercihler ya da beklentiler çok farklı olabilir. Ancak motor kullanıcıları olarak artık birçok konuda ortak görüşler ve fikirlere sahip olmak zorundayız. Bakın kimse şu ÖTV işi için canla başla çalışmıyor. Çok konuşuyor ve yazıyoruz ama sonuç yok. Olmaz, neden çünkü motosiklet dünyası darmadağınık. Belki bireysellik ve özgürlük ruhu bunu ateşliyor. Ama satın alınan bir motor için ödenen verginin, motosikleti üreten şirketin kazandığından daha çok olması sizi rahatsız etmiyor mu? Bu konuda bir öneriyi öne sürerek soruna çözüm bulmaya çalışıyorum: Bilenleriniz vardır, Türkiye’deki teknelerin büyük bir bölümü yabancı bandıralı. Yani başka ülkenin bayrağını taşıyor. Türkiye kıyılarında dolaşıyor, marinalarda bekliyor ve o yüksek olduğu bilinen vergileri bu teknelerin sahipleri ödemiyor. Neredeyse vergiden muaf durumdalar.

Biz de motorlar için aynı teklifi yapalım! Yabancı bandıralı olsun, plâkalar yabancı olabilir, bizler kullanmaya devam edelim. Böylelikle yüksek vergilerden motor sahipleri kurtulmuş olsun. Denizde olan, karada neden olmasın? Yakında uçan motorlar da kullanılmaya başlayacak. Dünyada uçakların belki de tamamı bu yolla işletiliyor. Tatilde olduğum için böyle uçuk kaçık bir yazı ortaya çıktı. Ama hem mekanlar için hem de motosiklet kullanıcılarının büyük derdine bir çözüm için ciddi bir çalışmaya ihtiyaç var görünüyor.

Buradan yola çıkınca “Arama Konferansı”nın önemi giderek daha çok belirmeye başlıyor. Bilgilerimizi biriktirelim, fikirlerimizi toplayalım, konferansta buluşalım…

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Ayağını Kaşıyan Adam

Bu Parti Bütün Kış Konuşulacak…

REKLAM