in

Dadaş Motor

Yamaha nereden bulunur, nasıl alınır? Tekmili birden macera. Tracer arıyoruz, fellik fellik. Yeni açılan Anadolu’ya gidiyoruz, kapıda bir kuyruk. “Kardeş bu ne sırası?” dedik, “abi valla Tracer var dediler geldik, sen 20’li bir sıradasın” diyorlar.

Tracer arıyoruz, fellik fellik. Bayiden bulmamız gerekiyor, dergiye istiyoruz diye önceliğimiz ne olabilir ki? Elbette bir şey olamaz. Tuna’yı arıyoruz “Çok zor” diyorlar. Kardeşler’e mesaj atıyoruz, mesaja cevap bile yok! Yeni açılan Anadolu’ya gidiyoruz, kapıda bir kuyruk. “Kardeş bu ne sırası?” dedik, “Abi valla Tracer var dediler geldik, sen 20’li bir sıradasın” diyorlar.

 

Nereden bulunur bu motor? Hemen motosiklet.com, sahibinden.com ilan sitelerini açıyorum, Eskişehir’e Nisan’da gelecekmiş. Balıkesir’de bir tane var görünüyor, arıyorum, “Abi onu az önce opsiyonladık” diyor satıcı arkadaş. Ne zamana kadar opsiyonladıklarını soruyorum, meğer 20 bin lira almışlar, satmışlar yani motoru. Oysa ilan yeniydi. Mersin filan da uzak. İstanbul’dan kalkıp Mersin’e motor almaya mı gidilir? Eskiden VW kaplumbağa ve benzeri arabalar Almanya’dan birtakım adamlar tarafından getirilir, “sıfır” diye satılırdı. Üzerlerindeki kilometre de süre süre getirildikleri için normal sayılırdı. Biz de öyle mi yapacaktık yani? Evet, Yamaha’nın politikasına göre öyle görünüyordu. Bize anlatıldığına göre nüfusa ve talebe göre değil, her bayi yaşasın diye eşit dağıtım vardı.

 

Bu Yamaha’yı nereden almak lazımdı? Bizim Ezine Volkan’ın hiç tanışmadığı halde büyük sevgi beslediği bir Dadaş Motor var. Anadolu Yamaha’nın içinde Tracer sırası bekliyorum. Aradım, telefonu Muhammet Işık açtı. “Tracer var mı?” dedim, “Var” dedi. Saat 17:30. Hesap numarası istedim, cep telefonundan parayı gönderdim. Saat 17:32. Yaklaşık 5 dakika sonra Muhammet tekrar aradı, “Abi senin ÖTV’yi yatırdık, faturayı kestik, kargoya da verdik” dedi. Gerçekten de ışık hızında adamlardı bunlar, Düzceli Işık’lar… Ertesi gün fatura geldi, hemen plaka işlemleri yapıldı, bir kaç gün sonra atladık Düzce otobüsüne, 2 saatte Düzce’deydik. Otobüs Hendek’ten içeri girdi, E5 üzerinden giderken çevredeki kayalara, kıştan çıkmış kıraç ama yeşillenmeye yüz tutmuş doğaya bakındım. Buralara gelmeme sebep olan Yamaha’cılar ne güzel düşünmüşler de böyle bir sistem kurmuşlar dedim. Girdim Dadaş Motor’un kapısından içeri, beni otogardan Cygnus ile alan arkadaş “Köfte yer misin abi?” dedi. Memleket çok güzel… Gerçekten.

 

Peki kimdi bu Dadaşlar? Hemen bir kaç soru sordum. Çok mütevazi iki kardeş, Muhammet ve Yasin, sorularımı cevapladı.

 

 

Dadaş Motor 1. İçerik Fotoğrafı

 

 

Sanço Panço: Dadaş Motor ne zaman kuruldu?

 

Yasin Işık: Motosiklete olan merakımız babamızdan geliyor. O bindiği için biz de merak saldık. Binelim derken bir ufak dükkan açtık, burada, Düzce’de. İlk defa 1998 senesinde motor alıp satmaya başladık. Burası çok büyük bir yer değil, başta ikinci el küçük hacimli motor, bisiklet alıp satıyorduk. Ben o dönemde 18 yaşındaydım ve Bursa’da okuyordum. Abim Muhammet bu işleri yapmaya başladı. Sonra işler büyüyüp de adam eksiği olunca ben de buraya geldim.

 

Muhammet Işık: İşler biraz büyüyünce ve pazar genişleyince, Adapazarı’ndaki İrfan Abi (Sofuoğlu)’den konsinye motor alıp sıfır motor satmaya başladık. Kendisi Honda Bayii idi, bizim o dönemde hacmimiz çok büyük olmadığı için ancak bayiden alıp satabiliyorduk. Sonra baktılar ki iyi satıyoruz, Honda bize bayilik teklif etti. Y. Işık: İrfan Abi bize referans oldu, Honda Bayii olduk. Sofuoğlu’ların üzerimizde büyük emekleri vardır. İrfan Abi’nin oğulları da Drag yarışlarına veya antrenmana buradaki kapalı bir otobana gelirlerdi. Gerek iş, gerekse bu geliş gidişler sayesinde onlarla abi kardeş gibi olduk.

 

M. Işık: 2001 krizinde satışlar Türkiye genelinde aşırı düştü. Biz genellikle Titan grubu küçük hacimli motor satıyorduk. 2001’de satışlar 6-7 adete kadar düştü. Motorları Honda’dan nakit para karşılığı alıyorduk ancak kriz çok güçlüydü, bizim de elimizde motor tutabilecek kadar sermayemiz yoktu. Bir yıl öncesinde 100 motor satmıştık. Tabii günümüz ile karşılaştıramayız, şimdilerde Türkiye’de işler çok ilerledi, hacimler büyüdü. O kriz esnasında Honda el değiştirdi, Japonlara geçti. Yeni gelenler satış adetlerine baktılar, düşük satışlı kim varsa, biz dahil bütün bayilikleri iptal ettiler. Honda bayileri çok düzgün çalışan adamlardır, bunu bilen o dönemdeki Beldeyama’cılar, yani Yamaha bize ve pek çok eski Honda bayisine teklifte bulundu. Honda’nın tutumundan dolayı biz de arayıştaydık, Yamaha’nın teklifini kabul ettik. 2002’de Yamaha Bayii olduk. 2004-2005 senesinde Çin malları furyası başladı, biz bugünkü durumumuza açıkçası Çin malı modeller sayesinde geldik. Jinlun markasını Türkiye’ye getirenler hem kendileri kazandı, hem de bize kazandırdılar.

 

Çin malları sayesinde bu plazayı yaptık. Sonra o furya kesildi. 2009-2010 yıllarında Yamaha Japon’lara geçti. Biz de diğer marka ve modelleri bırakıp Yamaha üzerine yoğunlaştık. Onlar gelince iş daha kurumsallaştı, kimseler mal almazken biz motor almaya ve satmaya başladık. Düzce küçük bir pazar. Yasin genelde burada durur, ben de eskiden beri çok gezerim. İstanbul, Ankara, İzmir, Bodrum, Antalya, çok dolaşırım. Takas teklif eden olur, ikinci el motor olur, birini alır, yenisini veririz. Bu şekilde çok geniş bir çevre edinme şansımız oldu. İnternetin de katkısıyla tanınırlığımız arttı. Dolayısıyla motor söz konusu olunca Dadaş, aranan bir marka oldu. Başka bir iş yapmadığımız için bu iş üzerine çok uğraştık. İnsanlar bu işe girince bizi çok büyük görüyorlar, ama nereden geldiğimiz belli. Sıfırdan başladık, çok çalışa çalışa bu hale geldik. Dürüst olduktan sonra insan belli bir süre içinde ilerleyip yükselebilir. Genç arkadaşlar genelde motor işine girip ya hemen ilerlemek ya da hemen zengin olmak istiyor. Bu ne yazık ki o kadar hızlı olmıyor. Sebat etmek, dürüst olmak ve çalışmak lazım.

 

 

Dadaş Motor 2. İçerik Fotoğrafı

 

 

Sanço Panço: En fazla ne satıyorsunuz?

 

M. Işık: Bu sene sene değişiyor, modeller değiştikçe, en çok sattığımız ürün de değişiklik gösteriyor. Örneğin bu sene; herkes Tracer’a ilgi gösteriyor. Ancak motor daha yeni üretime girdiği için kolay gelmiyor ve bulunmuyor. Geçen sene MT-09 çok satabilirdik, ama Türkiye’ye çok az girdi, geçen sene gelen motor sayısı en çok 50-80 arasıdır. Dolayısıyla motor bulunmayınca da haliyle “çok” satamıyoruz. Buna rağmen MT-07’de ise tedarik sorunu yok, benim tahminimce 600 -700 adet getirilmiştir. Yamaha da kendince haklı. Biz bunu geçmiş dönemlerde çok yaşadık. Ekonomiye halen güvenilemiyor.

 

Bir kriz çıkıyor, mallar elde kalıyor. 3.000 liralık bir motoru, elde kaldığı için 1.800 liraya sattığımı hatırlıyorum. Kimse bu riski almak istemediği için birçok model fazla getirilmiyor. Bu durum herkes için geçerli. Yamaha’nın son dönemdeki modellerine baktığımızda hemen hepsi iyi satıyor diyebilirim. Bu sene fiyatlar epeyce yükseldi. Aslında genel olarak bakarsanız, çok satacak motorlara çok da zam gelmedi. Örneğin MT-07, X-max 250, Tracer, R25 gibi çok satmayı planladığı motorlarda fiyatlar hemen hemen aynı kaldı. Bu motorlardan başka diğerlerine bence aşırı denebilecek bir zam geldi. Sezon başlamadığı ve havalar kötü gittiği için henüz sonuçlarını göremiyoruz, bu yüzden genel olarak gelen telefonlarda epeyce bir düşüş oldu.

 

Sanço Panço: Fuarda pek çok firmaya sordum, malları Euro veya Dolar ile aldıklarını, dolayısıyla zam yaptıklarını söylediler. Oysa Euro artmadı. Dolar çok arttı. Bu konuda nasıl bir tutum var?

 

M.Işık: 15-20 yıl arasında pek çok firma ile çalıştık. İşin sırrı şurada; sorarız, “Euro aynı” deriz, “Dolar ile alıyoruz” derler. “Dolar şöyle oldu” deriz bir süre sonra, “Japon yeni çıktı ama” diyebilirler. Giderler çok değişken ve bir şekilde bu giderleri karşılamak istiyorlarsa, o esnada hangi dövizin kuru yükseldiyse o kur üzerinden arttırım yapabilirler. Bu Tükiye’nin genelinde böyle. Motorlar aslında Avrupa’ya göre çok pahalı değil, ancak bizim gelirimiz düşük. Şu anda Avrupa’da Tracer 9.000 Euro civarı. Adam üç aylık maaşı ile kaba bir hesapla o motoru alabilir, bizde ise insanlar o parayı bir kaç yıl çalışarak çıkarabiliyor.

 

Sanço Panço: İnternetteki ilanlarınızda görüyorum, bir de Antalya’da bayi açmışsınız, o iş nasıl oldu?

 

M.Işık: Yamaha’nın bize İstanbul’da bir yer açmamız için teklifi vardı. Ancak İstanbul’da kiralar çok yüksek. Üstelik de güçlü bayiler var. Antalya aklımıza geldi, orada da kiralar yüksek ama tek Yamaha bayisi vardı. O arkadaşımız çok iyidir, ancak Yamaha’nın istediği kurumsallaşma işini yapmadı veya yapmak istemedi. Şu ara Japonların kuralları epeyce katı, herşey olması gerektiği gibi olsun istiyorlar. Oradaki bayi oldukça güçlü idi, ama bu istekler konusunda uzlaşamayınca bayiliği iptal oldu. Birkaç aday vardı, bizi seçtiler, bizim için iyi oldu. Orada da burada olduğu kadar model var. Biz genel olarak hobi grubu dediğimiz büyük motorlar üzerine yoğunlaşıyor ve onları satmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla orada da büyük motorlardan oluşan bir stok yaptık. Model sıkıntımız pek yok. Bizim uğraştığımız tek işimiz bu, dolayısıyla gelen motoru genelde kabul ediyoruz, bu sayede stoğumuz çok. Geleni kabul ediyoruz dedik ama bazı motorlarda da tedarik sıkıntısı yaşıyoruz. Tracer’ı bulmak zor. 660 Tenere bulamıyoruz.

 

 

Dadaş Motor 3. İçerik Fotoğrafı

 

 

Sanço Panço: Gelelim satış rakamlarınıza… Rekor hangi motorda?

 

Y. Işık: Bulduğumuz motoru satıyoruz aslında. Geçen sene X-Max 400’den 70 tane, X-Max 250’den 100 tane satmışız. 104 adet YBR satmışız. MT-07’den de 70 tane kadar sattığımızı düşünüyorum.

 

Sanço Panço: Peki yeni R1? Hedefiniz nedir?

 

M. Işık: R1M özel bir motor. 12 tane geleceği söylendi. 3’ünü biz sattık. R1’den de 50 civarı geleceğini düşünüyorum, biz sanırım 8-10 tane alırız.

 

Sanço Panço: Yarış motorundan söz açmışken, bu kadar yarış çevreniz var, siz hiç yarıştınız mı? Bu konuda da merakınız var mı?

 

M. Işık: Ben 20 sene önce merak edip drag yarışlarına katıldım ama boy uzun olunca motora sığamadım, hemen bıraktım. Bizim Yasin Supermoto A’da yarışıyor. Ailede 50cc, 65cc ve 250cc’de yarışan çocuklarımız var. Bizim bir yarış takımımız var; Dadaş Moto Racing Team, Supermoto yarış takımımız var, başkanı da Yasin. Bu sektöre elbette sponsor lazım, neyse ki biz kendi yağımızla kavruluyoruz, ama yetenekli adamlara gerçekten sponsor lazım. Hoş, memlektte bir tane gerçek şampiyon var; Kenan Sofuoğlu, onun bile doğru dürüst sponsoru yok, normal adamın nasıl olsun ki?

 

Sanço Panço: Çok teşekkür ederim. Ben şimdi Tracer’a atlayıp İstanbul’a doğru yola koyulayım, ama ondan önce teklif ettiğiniz şu köfteyi yiyeyim.?

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Hero MotoCorp’tan Pawan Munjal

Yolların Meleği, Angela

REKLAM