in

Eğitimde Bakış Açısı- 20

Doğru eğitimi, doğru zamanda, doğru yerde alan sürücü, bundan muhakkak fayda sağlayacaktır.


Ben pistte sürmeyi seven bir sürücü olarak, yurdumda alabileceğim pist eğitimlerini almaya gayret ettim. Daha da edeceğim. Biliyorum ki, hepsinden sağlayabileceğim farklı fayda ve birikimler var. Bu yüzden de hep adını duyduğum ama tecrübe etmediğim bir eğitim olan, İntercity İstanbul Park’ta Motoron’un organize ettiği CSS-California Super Bike School eğitimlerine kaydoldum geçen sene. Seviye seviye uygulanan ve bir seviyeyi tamamlamadan sonraki seviyeye geçirmeyen bir eğitim bu.
Şimdi, adı Superbike School olduğu için, ilk anda tabii ki piste çıkıp supersport (SS de denilen) motorla “gazlama!” eğitimi beklentisi içinde olan çok insan var.


Ama olay pistte super sport bir motorla “gazlama!yı” öğrenmek değil. Olay, motosiklet sürüşünün ve sporunun dinamiklerini ve temel bazı unsurları kontrollü bir ortamda ve deneyimli eğitmenlerle öğrenmek ve uygulamak.


Yani temeli teknik olarak doğru atmak ve üzerine inşa ede ede SS kullanımına terfi etmek.
Şimdi, hepimiz ehliyet almak için bir şekilde öğreniyoruz motosiklet sürmeyi. Ama düşe kalka, ama o veya bu hocadan, şu kurumdan eğitim alarak. Çok çeşitli de yaklaşımlar ve sürüş teknikleri öğretiliyor hepimize. Bunların hepsinin kullanılabileceği yerler illa ki mevcut. Bazıları ise maalesef yarardan çok zarar verebiliyor. Ancak bence çok temel ve geliştirilmesi gereken bazı algı ve bilgiler var ki onları hem kitaplardan, hem de CSS gibi eğitimlerden alabiliyoruz.
Keith Code adını motor sporuna gönül veren pekçoğunuz duymuşsunuzdur. İşte onun kitaplarında anlattıklarını, aşama aşama uygulama ve öğrenme eğitimi aslında bir nevi. Burada eğitim “level” olarak bölünüyor, aslında Türkçe’de en doğru ifade bence “aşama”. Çünkü sürüşün aşamalarını ele alıyor diyebiliriz bence. 4 esas aşaması var. Her aşama bir sonrakine hazırlık niteliğinde.
Örneğin, sürüş alanını tanıma, gözlemleme, analiz etme, referans ve dönüş noktalarının tespiti, konum ve çizgi belirleme, hız algısı, çevresel bakış. Vs vs. bunların hepsi, ardından gelen ileri teknik öğreti ve uygulamalarla birlikte aslında SS motorda nasıl performans alabileceğimizi öğretiyor ilanihayetinde.


O yüzden sabredip, her aşamayı özümsemekte fayda var. Çünkü temel ne kadar sağlam olursa üst katlar da o kadar sağlam olur.

Bu eğitime SS gazıyla gelen bazı sürücüler bekledikleri agresif sürüşleri görmeyince biraz şaşırıyorlar.


Ancak şöyle bir şey var, hızlı sürebilmek için, önce NASIL sürüleceğini öğrenmek gerek.
Ya da CSS eğitmenlerinin tabiriyle hızlı gitmek için önce yavaş gitmek gerek.


Sürücünün, hangi anda nereye bakacağını, nasıl bakacağını, ne zaman, nasıl pozisyon alacağını, hangi noktada nasıl gaz vereceğini, frenlemeyi nasıl yapacağını, hangi viteste, motorunun neye, nasıl tepki vereceğini bilmesi gerek. İşte bunlar, işin uygulama öncesi, teorik/teknik unsurları. Bunları anlamadan, SS süreceğim, çok hızlı olacağım dediğimizde, SS’i ya viraj dışından topluyoruz, ya da ağaçtan, Allah korusun.

Keith Code’un A Twist of The Wrist (Bileği Bükmek) kitaplarında ve Lee Parks’ın Total Control (Tam Hakimiyet) kitabında yahut OMM’nin çevirisini yaptığı, Philip Coyne’un Motosiklet Yol Sanatı ve Stefan Bartlett’in Nasıl Daha İyi Bir Sürücü Olunur gibi kitaplarında esasen bunların teknik kısımları genişçe anlatılıyor.


Ancak okuduğumuzu ne kadar anladığımız, ne zaman anladığımız, nasıl uyguladığımız, ne kadar uygulayabildiğimiz, nasıl analiz ettiğimiz gibi hususlar, tüm bu kaynakları ve uygulamaları özümsemiş eğitmenlerin gözüyle, anlatımıyla, analiziyle daha sağlıklı ve daha efektif tespit edilip, düzeltilebiliyor ve uygulatılabiliyor.


Önünüzde uzayıp giden yol veya pistte viraja nasıl bakacağınız, nereden bakacağınız, neresine bakacağınız, nasıl analiz edip, o virajda hangi çizgiyi tercih ederseniz nasıl gideceğiniz gibi hususları, motordan önce kendiniz kafanızda belirleyebilir ve uygulayabilir olmalısınız ki motora hakim olabilin, istediğiniz yerden istediğiniz gibi geçirebilin

.
Ben katıldığım ilk CSS eğitiminde, sağolsunlar birlikte sürdüğüm tecrübeli sürücüler ve okuduklarım sayesinde “fikir” olarak anlatılanlara oldukça aşinaydım. Tabii içimde durmayan bir “apachesse” de var, ilk drill(pistte Coach ile tanıştığımız, pist tanımayı yaptığımız, frensiz ve 2-3.vites gittiğimiz çalışma idi sanırım) ne yalan söyleyeyim yavaş geldi. Ama sonra, biraz daha kulak verip, biraz daha adım adım anlatılanları uygulamaya çalışıp, eğitimin akışına kendimi adapte ettikten sonra, bazı farkındalıklar yavaş yavaş geldi.


Fikir olarak kafamda olan şeyleri, uygulayabilir hale gelmemde bu eğitimlerin katkısı büyük oldu.
Şimdi burada oturup CSS’in müfredatını tabii ki anlatmayacağım, çok anlamsız o şekilde anlatmam çünkü zaten pekçok kaynakta bulabilirsiniz. Ben bu gibi eğitimlerin bana kazandırdıklarını anlatmayı tercih ediyorum.


Pisti tanıyan bir öğrenci olarak, anlatılanları idrak etmeye ve uygulamaya başlayınca, ne zaman, nereye bakacağımı, nerede hangi viteste gideceğimi, daha doğrusu hangi koşulda hangi viteste gideceğimi, viraja neresinden gireceğimi nasıl belirleyeceğimi, kafamdaki mekanik haritalarımda daha iyi oturtmaya ve daha iyi uygulamaya başladım. Gideceğim yerde kararlı olduğum sürece ve oraya yönlendiğim sürece, oradan nasıl hızlanarak uzaklaşabileceğimi de anladım yavaş yavaş. Bu, beraberinde odaklanmayı ve hedefe kitlenmemeyi de geliştirdi aslında. Nitekim devamında yapılan çevresel bakış/görüş (Peripheral view- Wide wiev) çalışmalarında görüş açımı müthiş genişleterek, pist üzerinde göz hakimiyetimi çok arttırdığımı farkettim.

Bu çalışmalarda eğitmenim, Devrim Sirmen abi’den sonraki bir diğer Türk CSS eğitmeni olan Görkem Canverdi idi. Bakış, çevresel bakış, apeks, apekse nerden bakıp nasıl yaklaşacağım, nereye hangi anda nasıl bakacağım, virajdan nasıl, nerden daha hızlı çıkacağım çizgimi belirleme konularında bana katkısı büyüktür Görkem Hocanın. Ve bu kadar adrenalin yüklü bir sporun eğitmenliğini, bu kadar sakin ve akıcı yapabildiği için de şaşkınlıkla izlemiştim kendisini.
Yani olay, CSS eğitmenlerinin piste çizdiği çarpıları tutturmak veya hızlı çizgi o çarpılardan geçiyor gibi bir şey değil.


Eğer yarışıyorsanız veya kalabalık bir pist günü ise, ideal/hızlı çizgi diye bir şey zaten yok. Ama sağlam ve hızlı çıkacağınız çizgiyi belirleyip uygulayabilmek VAR.
O yüzden “CSS çizgisi”(ki öyle bir kavram da yok ama bazı kullanıcılardan duyduğum bir tabir) beni yavaşlattı gibi bir düşünce içindeyseniz, öğrendiklerinizi bir kez daha gözden geçirmenizi, neyi eksik yaptığınızı veya anladığınızı düşünüp sorgulamanızı tavsiye ederim.
Zira aslında bu eğitim sistemi, size üzerinde olduğunuz pistin, ideal en hızlı çizgisi budur diye göstermiyor. Bu eğitim sistemi, içinde bulunduğunuz koşullarda kendinize en hızlı çizgiyi, nasıl çizip uygulayabileceğinizi gösteriyor aslında. Kendi tabirleriyle ise, bu bir viraj okulu; yani Cornering School.


Boş bir pistte iseniz, o pistin hızlı çizgisi malumdur zaten. Nitekim GP, WSBK vb yarışlarda yarış çizgisi diye bir şey var malum.


Siz o çizgiyi bulup, o çizgide düzgün gidebildiğiniz zaman, kendi en hızlınızı bulursunuz. Bunun için de o çizgiyi nasıl bulacağımızı, o çizgide NASIL kalacağınızı öğrenmemiz lazım.
Kalabalık bir pist gününde ise, o kalabalığın arasındaki en hızlı çizginizi gözünüzün önünde sürekli işliyor, güncelliyor olmanız lazım.


Örneğin önünüzde ilerleyen ve geçmek üzere yaklaşacağınız kişinin sürati, vücut açışı, kafa açısı(nereye baktığı), bulunduğu nokta vb. pekçok hususu bir arada analiz edip, sizin geçmeyi düşündüğünüz noktada nereye hangi süratle yönleneceğini kestirebilmeniz ve kendi dinamiklerinizle birlikte hesaplayarak ona göre bir geçiş planlamanız, yaptığınız planı uygulayabilmeniz, geçmek üzereyken onu çevresel bakışınıza alabilmeniz gerek. Aksi halde, maazallah. Malum, pistte sorumluluk, her zaman arkadan gelendedir derler.


İşte bu yüzden olsa gerek ki, yani çok süratli bir makinede sürekli hesap kitap yaptığı için olsa gerek ki, yarışçılar her zaman kıvrak zekalı ve hızlı düşünen insanlar oluyorlar.


Diğer yandan, her ne kadar bu çalışmalar pistte yapılıyor olsa da, size kattığı gelişimler, yol sürüşünde de işinize yarayacak, analiz yeteneklerinizi ve uygulama yeteneklerinizi, motor üzerindeki hakimiyetinizi de geliştirecek nitelikte gelişimler. O yüzden, sürücüye katabildiklerini hesaba kattığınızda, bu eğitimden alınanlar yolda uygulanmaz diye düşünmek de aslında bana kalırsa çok yerinde veya adı geçen eğitimin farkında olan bir yaklaşım değil.


Velhasıl kelam, okuyun, bol bol okuyun, kafanızda işlemeye anlamaya çalışın, sürün, bol bol sürün, motorunuzu iyi tanıyın, uygun, trafiksiz ve risksiz alanlarda ufak masum denemeler yapın, hangi süratte hangi viteste neye nasıl tepki veriyor, deneyin, böylece ne zaman ne yapacağını iyi anlayın.
Ve her zaman dediğim gibi, eğitim alın. Motor sizden süratli bir alet, sizin ondan hızlı düşünmeniz, ona ondan önce talimat verebilmeniz gerek. Bunun için de ne düşünmeniz gerektiğini bilmeniz.

Umarım, tez vakitte bu pandeminin olumsuz etkilerinden kurtulur, sağlıkla, keyifle, bir arada sürdüğümüz günlere geri döneriz.

Sağlıkla sürün, sevgiyle kalın.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Rider Mum Serisi Bölüm 1

Ducati Test Pilotu Alessandra Valia Superleggera V4’ün hikayesini anlatıyor

REKLAM