Menu
in

Havalar Ilınınca

 

Aman yavaş” diyorum, en tehlikeli mevsime giriyoruz. Geçen sene ve geçmiş senelerde de olduğu gibi özellikle kış sonrası çok fazla motosiklet kazaları olmaktadır. Bunun tek nedeni, küçümsenen bazı gerçekleri dikkate almadan yola çıkan birçok sürücülerin kış uykusundan uyandığında hasret kaldığı motoruyla yollara hücum etmesidir.

Nedense kask takmanın önemini bile unutup neredeyse pijamasıyla motora binenler var. Kış boyu motoruna istediği gibi binemeyen veya hiç binmeyenlere sözüm, aslında ayırım yapmak da istemiyorum sözüm herkese. Güneşi gören her vatandaş, motorlu motorsuz herkes hasretle piknik yerlerine ve sokaklara hücum eder ya, işte aynı o delirmiş hışımla motora binip sürüş yapan çok kişi var. Bu fazla sevinç ve enerji yüzünden özellikle ilkbaharda daha dikkatli olmamız gerekli. Havalar ılınmaya başladığında bir çiftlikte bulundunuz mu hiç ve ahırların kapıları ilk açıldığında olanları izleme fırsatını yakaladınız mı? Kış boyu büyükbaş hayvanlar ahırlardan otlanmaya çıkarılmaz.

 

 

Ancak karlar eridiğinde, hava ılındığında ahırın kapısı sonuna kadar açıldığı o ilk ana, güneşin içeriye sızabildiği o anlara bir kez tanık oldum. İnekler, danalar balerin gibi teker teker dışarıya zıplaya zıplaya fırlamalarını büyük bir keyifle izledim. Sevinç ve mutluluk vardı her yerde, nereye koşacaklarını şaşırmış gibi çok tatlı bir sevinç gösterisiydi adeta. Mutluluklarını görmek gözlerimi yaşartmıştı. Özgürlük ve doğaya kavuşma sevinciydi bu, yaşam sevinci. Bütün canlılar bu duyguyu yaşar. Biz de deliler gibi sevinmiyor muyuz, özellikle bir aradan sonra tekrar motorumuza binme imkanı yakalayınca aklımız başımızdan gider.

 

 

Motorunu kış uykusuna yatıran motorcu arkadaşlarımız var ve ben dahil hepimiz için diyorum, sevinçlerimiz ne boyutta olursa olsun, motorlarımızı bilinçli sürelim. Nihayet motosiklet mevsimi başladığı için hasretler ve sevinçler yaşıyor olacağız. Hele aylardır binmek nasip olmadıysa, motorun sesini duymaya hasret kaldıysak sevinçten ne yapacağımızı şaşırmış doludizgin motoru sürmek istiyoruz. Ancak motora kış günü binmeyen sürücü farkında olmadan reflekslerin zayıfladığını bilmelidir. Her ne yapıyorsanız ister spor olsun ister motor sürmek olsun, gelişen refleks ve kas yapısı tahmin ettiğimizden daha çabuk zayıflar ve paslanır.

 

 

Bu durum yıllarca motor kullananlar için de geçerlidir. Kışın motor kullanmaya ara veren herkes eski rutin sürüş stiline yavaş yavaş tekrar kavuşur. Bunun için ilk başta kısa geziler yapmak en doğrusudur. Daha önce yaptığımız ani bir hareketi aynı hızlılıkla yapamadığınızda şaşırmamalı. Kış boyu farkına varmadan kilo almış olabiliriz, belki fazladan bir göbek motor üzerindeyken alışık olduğumuz hareketleri yapmayı yavaşl atabilir. İlk olarak hem kendimizi hem motorumuzu test etmeliyiz. Güvenlik açısından motorun durumu, akü boşaldıysa havadar yerde şarj edilir ve yerine taktıktan sonra tüm farların ve stopların yanıp yanmadığı kontrol edilmeli, korna da kontrollerin arasında yer almalı.

 

 

Lastik basıncı, fren kabiliyeti, yağ seviyesi gibi teknik kontrollerinin de yapılması önemlidir. Motorumuzu nasıl sürüşe hazırlıyorsak kendimizi de sürüşe hazırlamalıyız. Yurtdışında ilk sürüşlerinin en fazla 10 km gibi kısa mesafelerde olması tavsiye ediliyor. Hatta boş alanlarda viraj ve fren kabiliyet testlerinin yapılmasını öneriyorlar. Motoru kontrol etmek ve kendimizi alıştırmak da yetmez, son bir konu daha var. Trafiği de düşünmek gerek. Trafiğin bile yavaş yavaş motorculara yeniden alışması gerektiğini unutmamak lazım. Kış boyu trafikte çok az motor olduğundan otomobil sürücülerinin de havalar ılınmaya başlayınca motorların varlığına yeniden alışması gerek. Normalde de zaten bize az dikkat etseler de bu problem ilkbaharda ne yazık ki en yoğun yaşanır. Daha dikkatli bir dünya temenni eder, coşku dolu sevinçlerimizi dozunda yaşamayı ve sürüşlerimizin güvenli olmasını diliyorum.

Cevap bırakın