Menu
in

Honda VFR800F

 

Honda 2014 yılı için küresel pazara yepyeni sports-tourer ve çok sevilen ancak uzun süredir çoğu ülkede eksik olan motosikleti VFR800F ile girerek geleceğe dönüş yaptı…

Bunun sebebi Honda’nın bir adım yukarı atlamak olarak gördüğü, amiral model yaratmak amacında biraz daha pahalı olduğu gibi aynı zamanda bir VFR spor tur motosikletinin olması gerekenden “fazla” olan VFR1200’e odaklanmasıydı. VFR geçtiğimiz 10 yılda her yıl 12,000 adet kadar sattı. 750/800 modelleri toplamda 250,000 adet satıldı ve şu anda Honda’nın verilerine göre yalnızca Avrupa’da düzenli olarak kullanılan, kayıtlı 75,000 tane VFR bulunuyor. Yani açık olarak onları çok iyi yapıyorlar ve kesinlikle eskimiyorlar! Ama V4 motor formatı, 1979’da oval pistonlu NR500 GP motosikletinden beri yıllardır Honda’nın DNA’sının sabit bir parçası. Belki de Honda’nın Ar-Ge mühendisleri 2012’nin sonbaharında VFR800F üzerinde çalışmaya başladıklarında Japon üretici için geçmişi tekrardan canlandırmasının tam zamanıydı. Şimdi VFR800F’nin en son güncellenmiş ve geliştirilmiş haliyle Honda, geride bıraktığımız trend olan ve sportif ilhamı yok eden, yumuşak, ağır ve daha lüks bir tur motosikleti yaratmaktan çok gerçek bir sporcu yaratarak geçmişteki izlerine geri dönüyor. Honda Ar-Ge çalışanları dünün ve bugünün sadık VFR sahiplerinin önceliklerini motosikletin yaratılmasında hedef olarak seçmiş. “Bize – onu bozmayın, yalnızca daha fonksiyonel, daha hafif, dar, kompakt bir gövdeye ve zarif görünüme sahip, sadık ve basit VFR geleneğinin devamını sağlayın – dediler.” diyor Honda’nın Avrupa üretim plancısı Glen Corbett. “Biz de aynen onu yapmaya çalıştık!”Honda VFR800F 2014

İlgili Foto / 24 Nisan 2015 | 14:05

 

Honda geleneksel olarak V4 motoruna yer verdi ve bir sokak motosikletinde EFI, ABS, kombine frenler, titanyum subaplar, VTEC ve kaydırmalı debriyaj gibi bazı yenilikçi özelliklere ilk olarak VFR ailesi sahip oldu. Geçen Kasım ayında Milan EICMA’da tanıtılan ve LED ışıklar, powershifter (opsiyon olarka bulunuyor), geliştirilmiş VTEC sistemi vb. Özelliklere sahip VFR750R şu anda dünya çapındaki galerilerde yerini almak üzere. İspanya’da bulunan Alamante’nin iç batı kısmında ve Akdeniz kıyısında bulunan dağlarda 180 km’lik sürüş şansını yakalamam yalnızca bu motosikletle olan anılarımın canlanmasını değil, aynı zamanda Honda’nın bu yeni motosikleti yaratarak dünlerimizi ne kadar da geliştirdiğini görmemi sağladı.

 

 

2014 VFR800F’nin 75 mm kaplamaya sahip daha kalın çift parçalı selesinin üzerinden bacağımı attığımda ve baş parmağımı çalıştırma düğmesine koyduğumda ansızın sağ ayağın altında bulunan ve böylece opsiyonel yan çantalar için yer açtığı gibi yolcu için pek de hoş olmayan eski sele altı susturucuların aksine daha konforlu bir seyahat sunan 4-2- 1 egzoz sisteminin zengin sesi kulaklarıma geliyor. Aslında her zamankinden daha sporcu olmasına rağmen arkada yolcu bölümününde harika tutamaklarla oldukça iyi bir alan var, bu harika bir iki kişilik motosiklet. Motor sesi ise pazardaki en özel ve ayır edilebilen ses ve 1982’den beri yollardaki hiçbir motosiklet Honda V4 gibi ses çıkartmıyor. Ve yine çok azı VFR800F kadar her-yol kabiliyetine sahip. Ride by wire yokluğuna rağmen gaz tepkileri oldukça kesin ve hafif, böylece özellikle düşük hızlarda yapılan manevralar veya U dönüşlerinde büyük kolaylık sunuyor ayrıca bu pratik paket aracı 1.300 devir/dk’de bile rahatça çekmeye devam ediyor. Buna rağmen aynı zamanda performans boyutunun diğer ucunda motor, 3.500 devir/dk’nin üzerinde önceki VTEC’lerde olduğu gibi herhangi bir sekteye uğramadan oldukça akıcı ve doğrusal güç ve tork sunuyor. 7.500 devir/dk’den sonra ise V4 motorun öncesinde yalnızca sekizi çalışırken 16 valfinin hepsi devreye girdiğinde sesli bir hatırlarıcı ile uyarılıyorsunuz. Bunu ise egzozdan gelen ve insanda alkol etkisi yaratan kızgın ve haşin ses ile anlıyorsunuz. Bu esnada peglerde bir miktar titreşim yaşanıyor ancak bu kısa süre sonra kayboluyor ve yumuşak sürüş devam ediyor. 7,500’den devir kesicinin bulunduğu 11,800’e kadar hızlanma daha da çabuk gerçekleşiyor ama bu daha yoğun bir güç akışı anlamına geliyor, güç çizilgesinde bir üst boyuta geçmiyorsunuz. Sert sürülmeye başlandığı zaman ise zaten yüksek devirlerde daha fazla güç üretmeyi seven VFR750’nin de isteyeceği gibi, motosiklet daha da ateşleniyor. Düşük devirlerde süper-torklu olmasa da oldukça kolay ve sakin sürülüyor ve bu da onu bir km oburu ve aynı zamanda pazar sabahlarında virajlara heyecanla dalan bir araç yapıyor.

 

 

VFR’nin pek moda macera turcularına karşı galip geldiği nokta ise, test motosikletinde stok olarak üzerinde bulunan yeni nesil Dunlop D222’lerden aldığı iyi tuş gücünün de yardımıyla Alicante virajları boyunca bir taraftan diğerine seri şekilde yatabilmesiydi. Harika şekilde dengeli ve çok yetenkli, sanki size: “hey, sakin ol, her şey kontolüm altında, bununla başa çıkabilirim.” der gibi. Ve evet, bunu yapabiliyor da, üstelik oldukça sakin bir şekilde. Göreceli olarak muhafazakar yönlendirme sistemi ve dengeli yük dağılımı sayesinde motosiklet gerek yüksek hızlarda yapılan frenlemelerde gerek dördüncü viteste dönülen hızlı virajlardaki tümseklerde bile stabilitesi oldukça iyi, aynı zamanda yön değiştirmeleri aşırı bir efor sarfetmeye gerek kalmadan bile oldukça sportif.

 

Kaydırmalı debriyajın eksikliği sebebiyle vites küçültürken gazı kapatmak zorundasınız, bu da size aslında nasıl eşsiz bir karaktere sahip bir motosiklet kullandığınız hissini veriyor. Vites geçişleri ise oldukça taze, kullandığım test motosikleti üzerinde opsiyonel olarak bulunan powershiter ise bu yüzden biraz gereksiz kalıyor çünkü vites hareketleri gayet iyi. Aslında viraj çıkışlarında gazı tam açmışken motor notasını bir alt oktavdan vermek üzere bir yüksek vitese geçmek için debriyaj koluna dokunmak hala güzel. Frenler de motosikletin geri kalanı gibi – küçültülmüş ve etkili. 310 mm’lik disklere sarılan Tokico radyal kaliperler düzenli şekilde güçlü ve kolayca kontrol edilebiliyorlar. Nispeten hızlı girdiğiniz ve sonu keskinleşen bir virajın içindeyken fren manetine nazikçe dokunun -tıpkı 6 kademe ayara sahip hidrolik ıslak debriyajında olduğu gibi – ve Honda tam da istediğiniz hıza, böylesine dik oturduğunuz çoğu motosikletin yapacağı gibi gidonda herhangi bir sorunla karşılaşmadan inmenizi sağlayacak. Diğer Honda’larda olduğu gibi etkili ve vahşi olmayan ABS standart olarak sunuluyor. Bir taş ocağından dökülen kireçin kirlettiği yol ise düzgün çalışan tek kademeli çekiş konrol sistemini denemem için iyi bir fırsat doğurdu. Sistemin devreye biraz geç girmesinin sebebi muhtemelen Honda’nın sisteminin doğrudan ateşlemeyi kesmesi yerine yakıt akışını azaltması şeklinde çalışıyor olması ve bu şekilde VFR’nin çekiş kontrolü de motosikletin diğer tüm özellikleri gibi yumuşak ve sakin bir şekilde çalışıyor. Gazı tekrardan tam açtığınızda da yine güç arka tekerleğe aşamalı ve uysal olarak yollanıyor.

 

 


 

 

40mm daha dar gövde sürücünün korumasına çok kötü şekilde yansımıyor ve yeni VFR’nin eskisine göre daha küçük ve kompakt görünmesini sağlıyor. Kokpit pratik ve konforlu selenin de yardımıyla olması gereken yerde, kesinlikle kolayca okunabilen şık gösterge paneli herşeyiyle tam ve vites göstergesine de sahip -Haydi Honda, bunu bütün modellerinde uygula! Showa süspansiyonlar harika bir sürüş kalitesi sunuyor ve tüm kontroller oldukça yumuşak ve kesin. Gidon ise oldukça alçak, sonuç olarak gün sonunda selenin üzerinden yorgun bileklerle ayrıldım ki bu böyle bir km canavarından bekleyeceğiniz bir şey değil. Tamam, 15 mm gidon yükselticileri var ama bu zaten standart versiyonunda, alçak gidon ise opsiyon listesindeki seçenek olmalı, yani tam tersi. VFR800F almayı düşünen – bunu düşündürecek çok sebep var – kişilerin motosiklet üzerinde konforlu olacaklarından emin olmalarını öneririm çünkü Honda’nın VFR800F’yi böyle bir motosikletle ilgilenecek müşterilerin ortalama ölçülerine göre tasarladığını düşünmüyorum. Şüphesiz bu sorun aksesuar seçenekleri ile giderilebilecektir ama yine de yazık olmuş. BMW diğer markaların kendisini de izleyeceği üzere çıtayı yükseltti ve Honda’nın da bunu yakalaması gerekli bu yüzden VFR’nin selesini araçla gelen özel alet ile 20 mm yükseltmek mümkün. Ama ekran bana göre biraz alçaktı ve bu yüzden yüksek hızlarda kaskın türbüansına sebep oldu. Onun da ayarlanabilir veya daha yüksek bir seçenek ile değiştirilebiliyor olmasını isterdim ama böyle bir seçenek bulunmuyor.

 

Bunun dışında VFR800F’nin yeni versiyonu yüz makyajından daha fazlası – her açıdan geliştirilmiş bir motosiklet. Bir kez daha, Honda’nın all-rounder mantelitesinde, (elbette asfalt üzerinde, toprakta değil) rakipsiz bir üyesi bulunuyor. Bir modern klasiğin geliştirilerek yeniden doğması, Honda’nın 2008 sonrası sınır aşmayı çağrıştıran motosiklet yaratma özüne her açıdan uyuyor.

Cevap bırakın