in

Husqvarna Tarihçesi

 

Firma 1689 yılında İsveç’in Huskvarna şehrinde, İsveç Kralı’nın silah fabrikası kurma talimatı üzerine kuruluyor. 1800’lü yılların sonuna doğru aynı fabrikada dikiş makineleri ve mutfak aletleri de üretiliyor.

1896 yılında ise ilk Husqvarna bisikleti üretiliyor. Marka ilk motosikletini, daha doğrusu ‘motorlu bisikleti’ni ise 1903 yılında üretiyor ve o yıldan günümüze kesintisiz olarak üretim yapan en eski marka olma unvanını da elinde bulunduruyor.

 

• Husqvarna yol yarışındaki ilk galibiyetini 1933-1934 sezonunda elde ediyor.

 

• 1950 sonrasında, II. Dünya Savaşı’nın Avrupa’nın neredeyse tamamında meydana getirdiği yıkım sebebiyle şehirler ve yollar harap durumda olduğundan, motosiklet sporlarına moto-cross adında yeni bir disiplin ekleniyor. Husqvarna’nın hali hazırdaki tek silindirli ve hafif yol motosikletleri, yeni şartlara çok kolay adapte edilebildiğinden, arazi motosikletleri arasında yaygın bir hale geliyor.

 

• Markanın ikonik modellerinden biri olan Silverpilen yani ‘Gümüş Ok’, 1955’te yalnızca 75 kilo ağırlığı, teleskopik maşası ve hidrolik amortisörleri gibi döneminin devrim yaratan özellikleri sayesinde off-road kullanımında öncü modellerden biri haline geliyor.

 

Husqvarna Tarihçesi 1. İçerik Fotoğrafı

 

• 1960-70’lerde arazi motosikletlerinin daha da popülerlik kazanması ve geride bıraktığı zaferlerle dolu yarış kariyeri ile Husqvarna, adeta altın çağını yaşıyor. Marka, bu dönemde 14 Motocross Dünya Şampiyonluğu, 24 Enduro Avrupa Şampiyonası ve 11 Baja 1000 zaferi kazanarak, arazi motosikleti dünyasında fırtına gibi esiyor.

 

• 1977’de İsveç’in bir başka büyük kuruluşu olan Electrolux, Husqvarna’yı satın alıyor.

 

• 1987’de Husqvarna’nın motosiklet bölümü, bir başka motosiklet üreticisi olan İtalyan Cagiva tarafından satın alınarak MV Agusta bünyesine katılıyor. İtalyan Husky’ler olarak bilinen motosikletlerin üretimine, Varese’deki fabrikada başlanıyor. Durum böyle olunca markanın tamamının İtalya’ya taşınması ile Husqvarna’nın çekirdek geliştirme ekibi, markanın köklerinin İsveç’te kalması adına firmadan ayrılarak 1988’de Husaberg’i kuruyorlar.

 

• Milenyumdan sonra, 2007 yılında Alman üretici BMW, off-road motosiklet gamını genişletmek için Husqvarna’yı satın alıyor.

 

• Son olarak 2013’te Husaberg’in sahibi Pierer Industries AG Husqvarna’yı satın alarak, birbirinden kopan bu iki markayı tekrar bir araya getiriyor. Bu sayede Husqvarna motosikletlerinin rengi tıpkı Husaberg’ler gibi yeniden İsveç bayrağının Husqvarna yı renklerine bürünüyor.

 

 

Husqvarna Tarihçesi 2. İçerik Fotoğrafı

 

Husqvarna Motorcycles idari yöneticisi Oliver Göhring sorularımızı yanıtladı

 

Batuhan Emrem: Husqvarna olarak Türkiye pazarı için görüşünüz nedir?

 

Husqvarna Tarihçesi 3. İçerik Fotoğrafı

Oliver Göhring: Bana göre, şu ana kadar gördüklerimden sonra oldukça ümit verici, çünkü burası gerçekten enduro ve off-road için bir cennet! Ancak şunu da söylemek zorundayım ki, geçtiğimiz 6-7 yıla baktığımızda motocross, enduro ve genel olarak off-road alanında yükselen bir eğri görünmüyor. Hep aynı düzeyde devam etmiş, aslında bize göre eğri aşağılarda. Bizce gelecek yıllarda Husqvarna, özellikle yol motosikletleri de sunacağımız zamanlarda çok daha iyi duruma gelecek. Çünkü pazarın bizim için şu an çok daha elverişli olduğunu düşünüyorum ve Türkiye’deki yarışçı off-road topluluğunun gelişime ihtiyacı olduğunu görüyorum. Açıkçası pek emin olmasam da, politik alandaki muhafazakar ve otoriter gidişat ile hükümetin motosikletin geleceği üzerinde olumsuz etki yapacağı kanaatindeyim. Ancak yine de iyimserim, umarım motosikleti seven kişiler her şeye rağmen sürmeye devam eder. Ayrıca motosiklet kullanımı da giderek artıyor. Elbette bu büyüme yalnızca gündelik kullanımla ev-iş arasında sınırla kalırsa, Husqvarna için pek iyi olmaz. Çünkü aktif olduğumuz premium segmentte Türkiye pazarında büyümeyi sağlamak için ihtiyaç duyduğumuz hava oldukça ince.

 

B.E: Husqvarna’nın yol motosikletleri de dahil olmak üzere ürettiği tüm modelleri Türkiye’de görebilecek miyiz?

 

O.G: Elbette, ürettiğimiz her şeyi Türkiye’ye de sunacağız. Yol motosikletlerinden ilk olarak 701’leri hem supermoto hem de enduro olarak önümüzdeki yıl sunacağız. Daha sonraki sene ise 401’leri piyasaya süreceğiz.

 

B.E: Husqvarna için Türkiye’de nasıl bir marka imajı düşünüyorsunuz? Tüm yarış organizasyonlarına katılım, partiler veya sürücü kulüpleri gibi fikirler var mı? Örneğin her offroad organizasyonunda etrafın KTM turuncusu ve logolarıyla kaplanmış olması gibi.

 

O.G: Bizler öncelikle premium düzeyde motosikletler üretme ve global anlamda pazarlamayla ilgileniyoruz. Elbette bu tür faaliyetler markanın popülerliğini arttıracaktır, ancak bu konunun yerel satıcıların ve yöneticilerin sorumluluğunda olduğunu söylemeliyim. Her segmentin kendi gelişim stratejisi vardır. Açıkçası markanın hangi segmentte ve nasıl gelişeceğini zaman gösterir.

 

B.E: KTM ve Husqvarna’yı off-road konusunda uzman iki marka olarak tanıyoruz. Ancak son yıllarda KTM, yoğun şekilde yol motosikleti üretimine de odaklanmış durumda. Ayrıca RC8 gibi bir yarış modelleri de bulunuyor. Husqvarna bu konuda benzer bir yol izleme eğiliminde mi?

 

O.G: Aslında şu an yol yarışlarına katılıyor olsak da, tamamı karenajlı bir seri üretim yol motosikleti üretmeyi düşünmüyoruz. Husqvarna’nın off-road alanında sahip olduğu uzmanlık ve elde ettiği başarılar elbette tartışılmaz. Ancak Husqvarna bu işe ilk olarak yol motosikletleri üreterek başladı, dolayısıyla cadde için motosiklet üretmek bizim için yeni bir şey olmayacak. Bizim esas stratejimiz, bu yıl EICMA Milan’da tanıtmış olduğumuz neo-klasik motosikletlere odaklanmak olacak. Bu motosikletler çok avangart ve gelişmiş özelliklere sahipler, 111 yıllık geçmişimize dair ipuçlarını içeriyorlar.

 

B.E: Şu ana kadar Türkiye’de elde ettiklerinizden memnun musunuz ve beklentileriniz neler?

 

O.G: Off-road segmentinde şimdiye kadar elde ettiğimiz sonuçlardan ve bulunduğumuz yerden memnunum. Zaten Husaberg döneminde de oldukça iyiydik. Bir zamanlar birlikte olan bu iki markanın yeniden birleşmesi Türkiye’de olumlu sonuç yaratacaktır. Çünkü buradaki insanlar Husaberg’lere olduğu gibi Husqvarna’lara da sarılacaklar. Bundan sonraki mücadele ise, yol motosikleti segmentine yaklaşımımız olacak. Dediğim gibi, Husqvarna için cadde motoru üretmek yeni bir girişim olmayacak, köklü tarihimizde bunun da mirası bulunuyor .

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

BMW S1000RR

Zülfikar

REKLAM