in

İki Teker Dostlarına Teşekkürler

Bu seneki Motosiklet Fuarı’nın açılış gününde erkenden oradaydım. Onlarca motorların arasında kendimi çok keyifli hissettim. Elimde mikrofon ve yanımda kameram ile keyifli röportajlar yakaladık.

O gün arabayla fuara gittim, çünkü bir süre önce belimi incitmiştim. Sol ayağımın üstüne basmakta güçlük çekiyordum ve yetmiyormuş gibi sağ ayak bileğimi de burkmuştum ve şişmişti. Sağ ve sol taraftan dengeleme yapmışım aslında… Belimdeki sancı azalmaya başlayınca motor sürebilir miyim diye test sürüşü yapma fikrine kapıldım. Yapmamak lazım aslında, tedavi ve moral amaçlı oldu diyelim. Yoğun şehir trafiğine girmeden düz bir güzergah olsun diye Şile yolunu seçtim. Sürüş sırasında en ufak bir sorunum olmadı, fakat motoru park edip yürümeye başlayınca topalladığımı fark ettim, halim komikti. Sonraki günler istirahat ettim. Arabayı ikinci elden yeni almıştım, hastane filan derken bu döneme denk gelmesi harika oldu. Araba sürerken bazen öyle dar aralarından geçiyordum ki, motor kullanıyor gibiydim. Bakış açım, yaşam tarzım ve hayat şeklim tamamen motor üzerine olunca arabayla yol almak garip oluyor. Zaten annem için, alışveriş kolaylığı ve tamamen ihtiyaçtan aldım. Ufak bir dizel, iş görsün yeter! Şans eseri motorum ile aynı renkte, onu da söylemeden geçemeyeceğim.

 

Fuar alanı evimden 50 km mesafede ve çıkışta eve varmak 2,5 saat sürdü. Ne diyebilirim ki, tüm araba sürücülerine sabır diliyorum. Araba kullanırken motosiklet kullananlara yol vermek en büyük keyfim. Onların uzaktan yaklaştıklarını görme ve şeritte yol verme, hatta başka arabalara örnek olma arzusu ile yanıp tutuşuyorum. Bir ses duyunca etrafa bakıyorum, şimdi ne geçecek yanımdan diye, bu bizim müziğimiz! Evimde olduğu gibi torpidomda da bir motor maketi bulunur. Ruhum motorcu, sonsuza kadar…

 

Cumartesi fuara motorumla gittim. Belim artık çok daha iyi idi, ayak bileğim şiş de olsa botu denedim, rahat oldu. Son günler pek motora binemediğim için ve hava çok soğuk geçtiği için motorun aküsü boşalmıştı, tahmin etmiştim zaten. Hemen aküyü söktüm, bir lastikçi buldum, genelde onlarda şarj aleti bulunur. Benimkini birine vermiştim, kendi tamir odama yeniden bir şarj aleti almalıyım. Motora tekrar aküyü bağlayıp elektrik geldiğini görünce “oh” dedim. Yaşam geri geldi, kalbimiz yeniden atıyordu. Anahtarı çevirdim, göstergedeki ibre hareket etti, nefesimi tuttum iki saniye bekledim, marşa bastım ve o ses, gürül gürül kulağıma geldi senfoni… O sesi duyunca harikalar diyarındaydım sanki.

 

Cumartesi fuar çok kalabalık olur ve acaba gitmesem mi diye aklımdan geçti, hatta Anadolu kavağına gidip bir balık ekmek mi yesem diye düşündüm. Kararsızdım, önce benzin aldım, lastiklerimin hava basınçlarını kontrol ettim ve tam o anda fuara gitmeye karar verdim. İyi ki gitmişim, o kadar çok tanıdık ve sevgi görmek moral oldu. İlk keyifli sohbetim daha fuarın park yerine vardığımda başladı. Sosyal medyadan tanıyanlar geldi yanıma. Arkamda da başka bir arkadaşım duruyordu, döndüğümde “hey Mehmet, nereden çıktın” dedim.

 

Beni görmüş, yanından geçmişim. Benim kötü bir huyum var, çekingen olduğum için pek insanlara bakamıyorum, kalabalık buluşmalara o nedenle pek gidemiyorum. Park etmiş motorlara bakarken arkadaşımın yanından geçmişim. Mehmet ile fuara girdik, gezmeye başladık, fakat kalabalıktan birbirimizi kaybettik. Biraz sonra Tekirdağ’dan çok sevdiğim bir arkadaşımla karşılaştım. Beni görmemişti, çünkü motorlara bakıp duruyordu benim gibi. Memleketlimi, Semih’i görünce sevindim, Mehmet’i anlattım ona ve beraber bekledik. Ama zaman geçince gezmeye devam ettim, gösteriyi izledim. Fuar süresince çok kişiyle tanıştım, tam bir buluşma mekanıydı. Şehir dışından da çok kişiyle tanıştım. Eskişehir’den, Konya’dan, Erzincan’dan, Ankara’dan, İzmir’den tanıyanlar vardı. Yanıma gelip selam verenlere ve gelemeyene de çok teşekkür ederim. Fotoğraf çekmek, sohbet etmek isteyenlere, sohbet ederken elimi bırakmayanlara teşekkürler, tek kelimeyle harikaydı. İlginiz beni mahcup etti. Tekirdağ’dan Meral ile tanışmak çok güzeldi.

 

Ankara’dan Murat arkadaşımızın hikayesi muhteşemdi. Yeni dünyaya gelen bebeğinin adını, daha önce eşiyle birlikte isim için karar verdikleri halde, nüfus kaydını yaptırırken değiştirerek “Rüzg ar” koyduğunu anlattı. “Rüzgar” motorculuğun simgesidir benim için, çok duygulandım. Farklı hayatlardan kısa film izler gibi herkesten bir şeyler dinledim, gerçekten renkliydi. İstanbul’da oldukları halde hiç yüz yüze tanışamadığım Yasemin, Alime ve Füsun ile de tatlı sohbetlerimiz oldu. Fuar ziyaretlerim, beni sosyal medyadan takip edenlerle tanışma ve sohbet imkanı verdi. İnsanlarda gördüğüm motorcu ruh beni çok sevindirdi. Belimin rahatsızlığını, ayağımın şiş olmasını ve hatta sabah kahvaltıda ne yediğimi bile unutturdunuz. Bu camiaya değer, sevgi, saygı ve cesaret katabildiysem, ne mutlu bana… Bir sonraki fuarda buluşmak üzere.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Motoron Dergisi Nisan 2015 Sayısı, Sayı 117

Motor Antropometrisi

REKLAM