in

Motosiklette Bıçak Mantığı!

Bıçağın verimli çalışabilmesi için inceliği yani keskinliği önemlidir. Bıçak ne kadar kalınlaşır yani körlenirse ve elbette kesmeye, ayırmaya çalıştığın yerin mukavemeti, direnci, sertliği, yoğunluğu ne kadar fazlaysa ayırma yani kesme işlemini yaparken aynı oranda zorlanırsın.

Kesmek için en önemli eylem bastırarak sürtmektir. Uf ne sıkıcı bir cümle oldu. Gerekiyordu ama. Neyse; şimdi yavaşça konumuza gelelim.

Bir teknenin yelkenini kuvvetli rüzgar bile yırtamaz. Ama eğer rüzgar darbeli yani kademeli esiyorsa; bir esip bir duruyorsa ve hatta yelkenin bir ucu boşta kalmış çırpınıyorsa aynı şiddette rüzgara rağmen daha kolay yırtılır, parçalanır. Bu teori bıçak mantığıyla temel prensibe göre çalışır.

Fizik kurallarını alt üst edecek bir icatta bulunmuş değilim elbette, sadece günlük fizik kuralları içerisinde bildiğimiz ama cümleleştirip sebep sonuç ilişkisi çıkartmadığımız için zarar gördüğümüz veya görebileceğimiz bazı noktalara dikkatinizi çekmek istiyorum.

Motosiklette “Bıçak mantığı” elbette birçok alanda çalışır. Rüzgarın darbesi bizi motosiklette iki ana başlıkta zorlar. Kamyonun arkasından çıktığınızda ters istikametten gelen rüzgarın darbesidir mesela. Veya viyadüklerde, köprülerde aniden çarpan rüzgarları da buna dahil edebiliriz. Bunun için rüzgarın geldiği tarafa doğru bir miktar önleme hamlesi verdiğinde toparlarsın. Deneyimlendiğinde otomatik olarak yaptığın bir hamledir. Boş bulunduğunda biraz korkutabilir belki ama tecrübeli bir sürücü için çok anlam ifade etmez genellikle.

Şimdi geliyorum zurnanın zırt dediği yere. Helikopter pilotlarının malulen emekli olanlarının büyük çoğunluğu aldıkları tüm önlemlere rağmen işitme kaybı nedeniyle emekli edilirler. Helikopterden çok daha hızlı uçan ve desibel olarak daha fazla rüzgar gürültüsüne sahip olan süpersonik jetlerde bile pilotlar işitme kaybı yaşamazken helikopterlerde bu çok karşılaşılan bir durumdur. Çünkü helikopter pervanelerinin çıkardığı darbeli, kademeli ses insan kulağında kalıcı hasara sebep olur. Bu, bıçak mantığıdır işte. Bıçağı sadece bastırmak yerine sürttüğünde gerçek etkisini, tahribatını görürsün. Gürültünün darbeli olması durumunda da aynı mantıkla kulak sinirleri buna dayanamayarak ölmeye başlar.

Motosiklet kazaları genellikle aniden gelişir ve etkileri çok net bir biçimde birkaç saniye içerisinde ortaya çıkar. Ama kask üzerinde rüzgarın sürekli iniş çıkış halindeki gürültüsünün yarattığı tahribat üç beş yıldan önce net olarak anlaşılmaz. Bunu bir anlamda sigara içmeye de benzetebilirsin ancak ne yazık ki kalıcı etkileri sonunda ölümcül olmasa bile sigaradan daha net bir biçimde ilerler.

Bu yüzden kulak tıkaçları koruma ekipmanları arasında kasktan hemen sonra gelmelidir. Kaskla eldiven arasında kendisine yer edinmesi gereken bu koruma aparatının dış sesleri alanları da var artık. Gerçi neredeyse kask fiyatına yaklaşacak kadar pahalılar ama bence değer.

Rüzgarın bir bıçak gibi kulaklarınızı keserek tahrip etmesini ve kalıcı işitme kaybına uğramayı istemiyorsanız mutlaka en kısa mesafelerde bile kulak tıkacını takmayı ihmal etmeyin.

İkna edici olmak için çok debelenip lafı gökyüzünden getirdiğimin farkındayım, umarım işe yarar.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Motosikleti Yönetebiliyor muyuz?

Tek Kollu Engelli Motorcu

REKLAM