Menu
in

Piaggio X10 350 Executive

Yazar: Aldo Benardelli

Piaggio GT (gran turizm), scooter segmentine son jenerasyon
üç motor ve özellikle de daha modern ve kişisel denilebilecek
yeni bir estetik anlayışıyla geri dönüyor. İlk buluşmamız ABS ve
çekiş kontrol sistemi donanımlı 350 Executive modeliyle…

İtalyanların ürettiği ilk maxi-scooter 1994 senesinde çıkan Exagon olmuş, daha sonra onu X9, X8 ve XEvo modelleri izlemişti. Şimdi Piaggio, krize rağmen pozitif bir trend izleyen ve 2008-2011 döneminde Pazar payını %18,2 seviyesinden %20,1’e yükselten markasının imajını güçlendirmek amacıyla, yeni bir modelle bu segmente geri dönüyor.

 

Maxi X10 üç farklı silindir hacmiyle satışa sunuluyor: Özellikle yurt dışında ve trafikteki scooter motorların %74’ü GT modellerinden oluşan Fransa’da, büyük talep gören 125, Beverly Sport Touring modelinde denenmiş olan tek silindirli motorun bir türevine sahip 350 ve amiral gemisi 500.

 

125 ve 350 cc versiyonlar (sırasıyla anahtar teslimi 4.770 ve 6.090 Euro/Avrupa) temel donanımla, Executive versiyonları ise (anahtar teslimi 5.780 ve 7.100 Euro/Avrupa) ABS ve ASR (bir çekiş kontrol sistemi olan Acceleration Slip Regulation) paket donanımlarıyla satışa sunuluyor. 500 versiyonunda ise sadece Executive modeli mevcut (7.900 Euro/Avrupa) ve diğerlerine oranla fazladan aksesuar olarak, gövdenin arka kısmında bulunan iki düğme ile arka mono-amortisörün ön yük ayarını elektrikli olarak yapabilen bir sisteme sahip. Bu donanım onu, geleneksel tipteki arka amortisörlerinin dört farklı pozisyonu olan, ön yük ayarı elle yapılan ve daha küçük silindir hacimli olan diğerlerinden ayırıyor.

 

 

 

NEREDEYSE OTOMOBİLLERDEKİ GİBİ

Gösterge tablosu eksiksiz ve geceleri bile çok iyi okunabiliyor. Gidon üzerindeki kumandalar pratik ve kolay kullanılabiliyor, fonları aydınlatmalı. Sağda ayrıntıları gösteren fotoğrafta marş bloğu yanındaki iki düğme görülüyor: Bunlar mono amortisörü elektriksel olarak ayar yapmayı sağlayan düğmeler. Bu ekstra konfor donanımı sadece 500 cc versiyonda mevcut.

 

 

 

X10 serisinde, Piaggio Stil Merkezi sorumlusu Marco Lambri’nin oturtmaya çalıştığı modern ve kıvrımlı çizgilerden oluşan yeni estetik tarz, hemen göze çarpıyor. Serinin bu yeni çizgileri geliştirilirken, rüzgar tünelinde yapılan çalışmaların sonuçlarından da yararlanılmış.

 

Motorun, aerodinamik korunma açısından da “önemli” olan kısmında; yani ön tarafındaki (siperliği sararak yanlara uzanan iki şeffaf aerodinamik çıkıntının yanı sıra) çoklu eliptik yapıda farlardan oluşan ilginç aydınlatma grubu, ön siperliği bir “kravat” gibi saran parlak çerçeve ile birlikte diğer Piaggio motosikletlerden farklı bir görüntü sergiliyor. Yan tarafta önden arkaya uzanan metalik efekte sahip bir parça ise, yatay yönde ince çizgilerle uzanan arka far grubuyla birleşiyor ve bu çizgileri yolcuya ayrılmış iki pratik tutma kulpu tamamlıyor. 125, 350 ve 500 versiyonlarını birbirinden ayırt etmek için arka şasiye dikkatle bakmak lazım: Kapaklar, susturucular ve amortisörler farklı. Bu ayrıntıları ortadan kaldırdığınızda, geriye kalanlar ise birbirinin aynısı.

 

Süspansiyonları parke taşlı ve bozuk zeminleri çok iyi filtre ediyor.

 

 

Yüksek konfor
Bu yeni seriyle ilk temasımızı 350 cc’lik olanın Executive versiyonunu deneyerek gerçekleştirdik. Ne yazık ki “ville lumiére”, yani Fransa’nın test sürüşü yaptığımız göz alıcı başkenti, kış günlerini aratmayan hava sıcaklığı ve rüzgarın yanı sıra sürekli yağan yağmurlarla bizi hayal kırıklığına uğrattı; bu da test sürüşünü etkilediği gibi, izlenimlerimizi de sınırlamış oldu. Sürücünün sele pozisyonu gayet doğal, geniş orta tünele rağmen bacaklara ve ayaklara yeterince alan bırakılmış. Yakıt deposuna bu tünel üzerinden erişiliyor.

 

Otomobillerdekileri andıran gösterge tablosu, son derece zengin bilgiler içeren yol bilgisayarına ayrılmış geniş bir ekrana sahip. Bu bilgiler içinde dış hava sıcaklığı ve yolda buzlanma uyarısı gibi veriler de yer alıyor. Bel desteği ise uzunlamasına iki farklı pozisyona ayarlanabiliyor.

 

Bu scooter tam iki yüz kg gelse de, merkezi sehpa üzerine son derece kolay bir şekilde alınıyor. Yan dayama pedalı açıldığında ise, otomatik olarak park freni devreye giriyor.

 

Işıldayan bir motor ve düşük titreşim seviyesi
İri gövdesine rağmen Piaggio maxi-scooter, son derece kolay sürülebilen ve çevik oluşu sayesinde kent trafiğinde oldukça rahat kullanılabilen bir motor. Scooterın, motoruna yardımcı olan bir de mükemmel transmisyon sistemi mevcut. Durduktan sonra çok seri şekilde kalkış yapabiliyor, çekişi de çok iyi. Gaz koluyla verilen yakıtı çok yumuşak ve kademeli şekilde yiyor, titreşimler ise minimum seviyede. Selenin oturma yüzeyinin yerden yüksekliği, sürücünün ayaklarını rahatça yere dayamasına izin veriyor; gidonun kırma açısının genişliği ise, trafikte seyretmeyi ve manevraları kolaylaştırıyor. Süspansiyonlar 125 mm uzunluğundaki esneme payı ile yüksek bir konfor sağlıyor: Hem zemindeki bozuklukları çok iyi filtreliyorlar, hem de gövdenin gerçekten olması gereken şekilde yaylanmasına yardımcı oluyorlar.

 

 

Üzerimizde en olumlu izlenimi fren sistemi bıraktı: Hatta diyebiliriz ki, aracın boyutlarıyla orantısız şekilde güçlü bir fren sistemi söz konusu. Ayrıca donanımındaki ABS, fazla müdahaleci değil ve kombine fren sistemi her koşulda güvenli ve etkili. Övgüye gerçekten layık diğer bir donanımı ise elektronik çekiş sistemi -ya da daha uygun bir ifadeyle- kızaklama önleme sistemi; daha önce denediğimiz Beverly 350 modelinde kullanılanla birebir aynı. Gaz kolunu ıslak parke taşlarla kaplı zeminde ya da kaygan yaya şeritleri üzerinde giderken bile sonuna kadar açtığınızda, devreye giren elektronik sistem arka tekerleğin patinaj yapmasına engel oluyor ve motorun savrulmasını önleyerek güvenliğini arttırıyor. Ancak her iki sistem, yani hem ABS, hem ASR devre dışı bırakılamıyor.

 

Bütünü halinde değerlendirdiğimizde, X10 bizde çok olumlu izlenimler bıraktı diyebiliriz. Onunla yakında daha kapsamlı bir test sürüşü yapmayı umut ediyoruz.

 

ABS ve kızaklama önleme sistemi mükemmel iş görüyor, ama motorun fiyatına 1.000 Euro eklemek lazım

 

Cevap bırakın