Menu
in

Sıra Dışının Doğallığı: Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar!

Yazar: Özlem Köseoğlu

Makam aracı yerine motosikleti tercih eden Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar ile güzel mi güzel bir Cumartesi günü, İzmir’in incisi Karşıyaka sahilinde buluşup motosiklet üzerine sohbet ettik.

Nasıl mı denk geldik? Bir gün İzmir Kawasaki Bayii Motorcu Göçmen ve Spidi Konsept Store sahibi Mustafa Dinamit’ten bir telefon geldi hem de Karşıyaka Belediye Başkanı ile röportaj yapmak için!!! Önce şaka zannettiğim telefon konuşması, heyecan dolu bir şekilde sürdü gitti. Ve sonra röportaj yapmak üzere Yamaha TMAX 530 kullanan Karşıyaka Belediye Başkanı Sayın Hüseyin Mutlu Akpınar ile sözleştik. Hazırsanız başlayalım…

Karşıyaka Zübeyde Hanım Nikah Evi’nin yan tarafındaki kafede röportajımız başlamadan önce fotoğraf çekimi yapılırken “Ayarlasak bu kadar denk gelmezdi” dedirtecek bir karşılaşma oldu. Karşıyaka yazısının önünde rengârenk sıralanmış Vespa’lar vardı ve Vespa kullanan bir çiftin nikâhı kıyılmıştı. Davetlilerin ve çiftin Başkan’ı motosikleti ile görünce yaşadıkları şaşkınlığın ardından güzel bir atmosfere sahne olan bu muhteşem kareler ortaya çıktı.

Motoron: Öncelikle motosiklet sevdanızın nasıl başladığını öğrenebilir miyiz?

Hüseyin Mutlu Akpınar: Çocukluğumdan beri motosiklete karşı hep hevesim ve ilgim vardı. Fakat bir türlü almaya ve kullanmaya vaktim olmamıştı. Gençlik yıllarımda bir arkadaşımın kırmızı Honda motorunu kullanma hevesi, bilinçsiz ve acemi olduğum için bana zarar vermişti. Motosiklet bir anda altımdan kaçtıktan sonra, olduğum yere düşmüştüm ama bir şey olmamıştı. Bu kötü tecrübe yanında, bir yandan yaşam mücadelesi, bir yandan yoğun tempolu siyaset, bana İleri Sürüş Tekniği Eğitimi alabilecek zamanı tanımadı. Belediye Başkanı olduktan sonra, içimdeki sevdayı özgür bırakmaya karar verdim. Makam şoförlerime de biraz takılarak “Özgürlüğümü kazanıyorum. Siz nasıl gelirseniz gelin. Ama ben artık makamın değil sokağın Belediye Başkanı olarak, motorumla işe gelip gideceğim” dedim. İşe, İleri Sürüş Teknikleri Dersleriyle başladım. Altı aydır motor kullanıcısıyım. İki ay önce de motorumu aldım. Şükürler olsun ki, bu güne kadar herhangi bir kaza ya da tehlike yaşamadan, müthiş keyifli bir şekilde motoruma biniyorum.

M.: Sizin için motosiklet “bir ulaşım kolaylığı mı?”, “ bir hobi mi” yoksa “bir tutku mu”?

H.M.A.: Hepsi diyebilirim. Şehir trafiğinde inanılmaz bir kolaylık ama bunu trafik kurallarına uyarak, “Şehir trafiğinde nasıl motosiklet kullanılabilir?” sorusunun cevabını bilerek kullanırsanız inanılmaz bir ulaşım aracı. İkincisi, hobiden öte bir tutku ve özgürlük. Bir diğer yandan da otomobilden daha ekonomik bir ulaşım aracı.

M.: Etrafınızdaki dostlarınız, aileniz motosiklet tutkunuz konusunda neler düşünüyor?

H.M.A.: Öncelikle kızım ilk duyduğunda “İşte benim babam” diyerek, müthiş bir heyecanla çığlık çığlığa kaldı. Arkadaşlarımdan bazıları “Bir Belediye Başkanı olarak motosiklete binilecek zaman mı?”, “Tehlikeli”, “Senin makam araçlarına binmen gerekir” gibi cümleler kurdu. Fakat görev makamlarının, kişinin karakterini belirleyen etkenler olmadığına inanan, yaşamımda her zaman doğallığı tercih eden bir insanım. O makamı, siyah plakalı, flamalı, siyah arabaların arka koltuğuna oturarak temsil etmiyorum, halka hizmet anlamında temsil ediyorum. Birçok arkadaşım da “Sana da bu yakışır” diyerek kutladı. Aynı zamanda bisiklet sürücüsüyüm. Bu yüzden “Bisikletten sonra motor, motordan sonra sırada ne olacak, onu sabırsızlıkla bekliyoruz” diyen arkadaşlarım da oldu. Bazı arkadaşlarım da “On parmağında on marifet, artık bundan sonra ne yapacaksın diye merakla bekliyoruz” diyorlar.

Motosiklet kullanmayı bir yaşam biçimi haline getirmenin asıl önemli nokta olduğunu belirten Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ın, “Black Baby” adını verdiği motorundan bahsederken gözlerinin içi ışıl ışıl parıldıyordu..

M.: Eşiniz Zehra Hanım, artçı olarak size yoldaş oluyor mu?

H.M.A.: Eşim, gençlik yıllarımda başımdan geçen talihsiz kazayı bildiği için önce tedirgin oldu ve bana sadece “İleri Sürüş Tekniği Eğitimi’ni alman şartıyla izin verip kabullenirim ve artçı olarak sana yardımcı olurum. Yoksa asla!” dedi. Eğitim almadan motor kullanmak, bile bile tehlikeyi davet etmektir. Eğitimlerimi aldıktan sonra, eşim de ikna oldu. Şimdi keyif içinde ve başta kasklarımız olmak üzere, keyifle dolaşıyoruz. Bluetooth kulaklıklarımızla kimi zaman sohbet ede ede, kimi zaman müzik dinleyerek, birlikte uzun yollar aşıyoruz. İkimiz de gezmeyi severiz.

M.: Çok aktif bir yaşama sahip olduğunuzu biliyoruz. Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

H.M.A.: Geçmişinde sporcu kimliği olan bir insanım. Uzun yıllar profesyonel futbol oynadım. Yürümeyi seviyorum ve sabah sporumu hiç eksik etmiyorum. Bisiklete ve motosiklete biniyorum. Müzik dinlemeyi, şarkı söylemeyi ve bateri çalmayı çok seviyorum. Çocuklarımla olmaya bayılıyorum. Ne seviyor ve yapıyorsam, işime de yansıtıyorum. Türkiye’de “Oda Orkestrasını kuran ilk İlçe Belediyesi olmamızın, Evrensel Değerler Çocuk Müzesini, Türkiye’de ilk defa Karşıyaka’mızda kurmamızın nedenlerinden biri de budur. “Bir Başkan, Bir Şehir, Bir Aşk” isimli kitabımda bütün bunları okuyabilirsiniz. Genelde emekli olduktan sonra bu tür şeyler yazılır. Fakat ben emekli olmadan da bunların yapılabileceğini göstermeye çalıştım. Doğan Kitap’tan çıkan kitabım kısa sürede 5. Baskı eşiğine geldi. Bu arada özellikle belirtmek isterim. Bu kitaptan elde edilen gelir, Üniversite öğrencilerine tamamen burs olarak dağıtılıyor. Birçok yerel yönetime esin veren “Her Apartman Bir Öğrenci Okutuyor” projesi ile üniversite öğrencilerine karşılıksız burs veriyoruz. Belediye Başkanlığı dönemim içerisinde “Vergi Hukuku” üzerine yüksek lisans yaptım. Tüm bunlar, sadece fotoğraf çektirmek, popüler olmak, şirin görünmek için yaptığım davranışlar değil. Bu benim yaşam biçimim. Yaşamıma Belediye Başkanı olarak devam etmeyeceğim ama Belediye Başkanlığım bittikten sonra da, yaşamım yine bu şekilde sürecek. Doğallığımı hiçbir zaman kaybetmeden, insanca yaşamaya devam edeceğim.

M.: Hazır müzikten de bahsetmişken, motosiklet mi yoksa müzik mi?

H.M.A.: “Mütemmim cüz” gibi, ikisi de birbirini tamamlayıcı. Çünkü motosikleti sürerken, hem şarkı söylüyorum, hem de keyifle dinliyorum. Daha çok dinlendirici, rahatlatıcı klasik müzik dinliyorum. Çünkü çok hareketli müzikler dikkatimi dağıtabilir. Motosikletin üzerinde daha fazla kendimle kalıyorum. Kendiniz ve en iyi arkadaşınız, dostunuz motorunuz var. Onu seviyorum, beni sağlıklı bir şekilde varacağım yerlere ulaştırdığı için, ona teşekkür ediyorum.

M.: Motosiklet ile yurt dışına çıkmayı düşünür müydünüz? Planlarınız var mı?

H.M.A.: Orta Avrupa turu yapmak isterim. En azından Orta Avrupa turunda daha güvenli seyahat edebileceğimi düşünüyorum. Çünkü medeniyetin ve insanlara saygının olduğu yerde, daha fazla can güvenliği ile o turu gerçekleştirebilirim. O hevesimi saklı tutuyorum ve bir gün mutlaka gerçekleştireceğim.

M.: Hem bir motorcu hem de bir Belediye Başkanı olarak şehir içi yollarımız hakkında neler düşünüyorsunuz?

H.M.A.: Hem bisiklet sürücüsü hem motor sürücüsü olarak yollarımızın, özellikle şehir içi trafiğinde yeterli olmadığını düşünüyorum. Bir yerel yönetici olarak iyileştirmenin çabası içerisindeyim. Uzun yılların ihmalleri, büyük zorluklar çıkarıyor. Çünkü şehir planlanırken, ne yazık ki yayaya ya da bisiklete göre değil, araçlara göre planlanmış. Araçlara ve konutlara göre planlanan bir şehirde, yeniden düzenleme ve uygulama yapmanın zorluğunu da yaşıyoruz. Planlama yapmak, İlçe Belediyelerinin görevleri arasında, ancak tek başına karar vermesi çok güç. Yani bu anlamda tüm kurumların buna inanması ve bu konuda da kararlı olması gerekiyor. En büyük çabalarımdan biri, Karşıyaka’nın bu açıdan da örnek bir model olması için çalışmaktır.

M.: Motosiklet kullandığınızı fark eden ve sizi tanıyan kişilerin tepkileri nasıl oluyor?

H.M.A.: Geçenlerde Çeşme’ye giderken, benzin almak için otoban servis alanında durdum. Biraz rahatlamak için kaskımı çıkardım. O sırada genç bir arkadaşın, bana baktığını hissettim. Sonra arabaya eğilip kız arkadaşına bir şeyler söyledi ve kız arkadaşı da dönüp baktı. Yavaşça yanıma yaklaştı ve sanırım “Sormaktan bir şey kaybetmem” diye düşündü. Ardından “Pardon, siz Karşıyaka Belediye Başkanı mısınız?” dedi. “Evet, benzetiyorlar, biraz öyle” dedim. Genç delikanlı, “Motor kullanıyorsunuz, inanamadım. Bir Belediye Başkanı ve bir motor, Türkiye’de hiç alışık olmadığımız bir şey. Genelde hep gazetelerde yabancıları örnek gösterirler. Demek bizim burnumuzun dibinde bir Belediye Başkanı var da, haberimiz yok. Bisikletle çekilmiş fotoğraflarınızı görmüştüm ama motor hiç aklıma gelmemişti” dedi ve kutladı. Neylersiniz, bizde en doğal şeyler bile hayret uyandırıyor.

Makam aracı yerine sıradan bir vatandaş gibi yollarda motorla dolaşan bir Belediye Başkanı’nı görünce insanların hayret etmeleri gerçekten oldukça doğal. Başkan, şehir içinde yurttaşların kırmızı ışıkta dururken bakıp “Aaaaa Başkan” diyerek o esnada ne yapacaklarını şaşırdıklarını da sözlerine ekliyor. Hüseyin Mutlu Akpınar’ın sıra dışılığı ve doğallığıyla halkı şaşırtmasından dolayı mutluluk duyduğu o kadar belli ki…

Hüseyin Mutlu Akpınar, heyecanla sözlerine devam ediyor:

Bir gün motorumla, bir meclis üyemin işyerine gittim. İçeride müşterisi vardı. Kapının önünde kornaya basmaya başladım. “Beyefendi bir dakika, müşterim var. Kornaya basıp durmayın lütfen” dedi. “Tamam, müşteriniz önemli ama bir motor sürücüsü olarak benim de bir ihtiyacım var, sizden yardım istiyorum” dedim. “Ne istiyorsun kardeşim” dedi bana. “Bir bardak su istiyorum” dedim. “Allah Allah çattık ya, hayatımda bugüne kadar ilk defa bir motorcu gelip benden su istedi” dedi. O sırada kaskı çıkarttığımda “Başkanım sen misin, ne yapıyorsun?” sorusunun ardından gülmeye başladık.

Motoru aldıktan sonra, ilk kez belediyeye motorla geldim. Başkanlık girişinin olduğu yere girerken güvenlik geldi. “Beyefendi motorunuzu buraya koyamazsınız. Başkan Bey gelecek, yolda” dedi. “Gelirse gelsin, bana ne?” dedim. Güvenlik görevlisi “Beyefendi lütfen rica ediyorum. Motor parkımız var, sizi oraya alalım” dedi. Ben de ısrarla, kaskımı çıkarmadan, sesimi de hafiften değiştirerek boğuk bir sesle “Hayır, buraya park edeceğim. Ben vatandaşım, oy attım Başkan’ınıza ve buraya park etmek istiyorum.” dedim. Güvenlik görevlisi “Rica ediyorum, şimdi Başkan Bey gelecek, nasıl girecek buraya, ne olur, sizden rica ediyorum” diye beni ikna etmeye çalıştı. Açıkçası beni ikna etmek için uğraşması çok hoşuma gitti. Daha fazla ısrarcı olmadan kaskımı çıkarttım. Şaşkınlıkla “Başkanım” dedi. Ben de kendisini, sabırlı davranışıyla yurttaşı azarlamadan ikna etmeye çalışmasından ötürü kutladım.

M.: Diğer sürücülerin motorcuları fark etmesi için sizce neler yapılabilir?

H.M.A.: Tabii ki farkındalık ve bunun için de sağlıklı bir yaşam kültürü gerekiyor. Biz motor kullanıcıları, nasıl ki her iki aynamız ile sürekli ve dikkatli bir şekilde çevre kontrolünü yaparak motorumuzu kullanıyorsak, araç sürücülerinin de çevre kontrolünü yaparak araçlarını kullanması gerekiyor. Biz nasıl güvenli sürüş için cep telefonumuzla motor üzerindeyken konuşmuyorsak, onların da araç içerisinde cep telefonlarıyla konuşmamaları gerekiyor. Alkollü araç kullanmaktan daha tehlikeli olan cep telefonunu kullanmanın verdiği dikkat dağınıklığıyla, ne yazık ki hem kendilerinin hem de başka insanların canına mal olacak davranışlarda bulunabiliyorlar. Bu açıdan bu kültürü kazandırmak için, sadece yerel yönetimlerin değil, Sivil Toplum Kuruluşlarının da hep birlikte ve kararlı bir şekilde el ele vererek farkındalık etkinlikleri düzenlemeleri gerektiğine inanıyorum. Bu etkinliklerle, toplumun “algı”, “farkındalık” ve “karşılıklı saygı” konusunda belli bir düzeye geleceğine inanıyorum. Bu yalnızca araç kullanımı için değil, demokrasi bilinci için de kaçınılmaz bir ihtiyaç.

M.: Güvenlik ve koruma ekipmanları konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

H.M.A.: Motorun, ulaşımda büyük kolaylık olduğunu söylemiştim. Özellikle su ya da yemek servisi yapan motorcuların ve kuryelerin de, işletme sahipleri tarafından eğitimleri ve güvenlikleri sağlanarak trafiğe çıkartılması gerekiyor. Ne olursa olsun, hobi ya da iş amacıyla motor kullanmaya karar vermiş insanların bilinçli olması gerekiyor. Kasksız kesinlikle çıkmamalı, ayakkabıları ve montları buna uygun olmalı. Giydikleri pantolonlar, korumalı pantolonlar olmalı. Onun dışında motor kullananlara, motor kullanıcısı demiyorum. Tamamen bir cehalet içerisindeki cahil cesaretli insanlar olarak bakıyorum. Ayrıca sadece ehliyet ve kıyafet almakla bu iş çözülmüyor. Motosiklet kullanıcıları, bu konuda profesyonel ve yetkin sürüş eğitmenlerinden kesinlikle eğitim almalılar. Kendi güvenliklerinin dışında, çevrelerindeki insanların güvenliği açısından da, bu önemli eğitimi ihmal etmemeliler.

M.: Son olarak motosiklet tutkunlarına ve okuyucularımıza söylemek istedikleriniz?

H.M.A.: Motor sürücüleri, özgürlüğüne düşkün ve adaletli insanlardır. Yaşadığı kenti ve insanı seven, sevgi dolu insanlardır. Bu sevgi dolu yüreklerini korumalarını istiyorum. Güvenli bir şekilde motor kullanan ne kadar çok motor sürücüsü olursa, memnuniyetimin bir o kadar artacağının bilinmesini isterim. Çünkü artık yollarımız, araçları kaldıramayacak düzeyde. Hem bisiklet hem de motor sürücüsünün, kentlere çevresel anlamda çok büyük katkısı olacağına inanıyorum. Bu keyifli ve çağdaş ulaşım aracını, herkesin kullanmasını isterim.

Cevap bırakın