in

Umut Oğuz, Nam-ı Diğer Fiko

Yazar: Esra Kuşcu

Umut Oğuz; “Motosiklet asla sıradan bir şey olamaz. Ben hayatım boyunca
sıradan olan hiçbir şeyi sevmedim. Herkes motosiklet kullanamaz.10 insana
sorun, 9’u motosiklete “Aman!” der. İşte beni oradaki 1 insan ilgilendiriyor!”

Sanat ve televizyon dünyasından motor tutkunu isimleri ağırladığımız sayfalarımızın konuğu bu ay Adanalı ve Yalancı Romantik dizilerinden tanıdığımız oyuncu, Umut Oğuz. Güneşli, hafif rüzgarlı ama sıcak bir yaz günü röportajı gerçekleştirmek üzere sözleşmiştik. Umut Oğuz, beyaz Suzuki’si ve tam koruma kıyafetleri içinde belirmişti buluşma mekanında. Umut’un enerjisine diyecek yoktu ve daha ilk andan belliydi zaten ne kadar keyifli bir röportaj olacağı. Göztepe Parkı’nın güzel doğasında ve Cafe London’da bir yandan sohbet edip bir yandan da kahvelerimizi yudumlarken süren çekimler çok eğlenceli geçti. Çekim sırasında yoldan geçenlerin “Fiko… Harikasın!” diye seslenmeleri ise sanatçının ne kadar çok sevildiğinin bir kanıtıydı…

 

Esra Kuşcu: Gündemden başlayalım. Şu an Umut Oğuz’u Adanalı ve Yalancı Romantik dizilerinde izliyoruz… Nasıl gidiyor?

 

Umut Oğuz: Adanalı dizisine başlayalı bir seneden fazla oldu. Oldukça keyifli ve hareketli bir çalışma. Geçen sezon 30 bölüm çekmiştik. Şimdi yeni sezonun iki bölümünü çektik, herhalde Eylül’ün 15’inden sonra yayına girecek. Yalancı Romantik de geçen sezon başlayan bir iş. O yaz boyu devam etti. Çekimlerini Bodrum’da sürdürdük. İkisi de benim için keyif verici projeler.

 

E.K.: Televizyon izleyicisiyle buluşma nasıl oldu? Umut Oğuz denince benim aklıma hemen UFO soba reklamı geliyor. Bu reklam filmi etkili oldu mu?

 

U.O.: Askerden geldikten sonra yaptığım ilk iş bu reklam filmi çalışması olmuştu. Ardından Emret Komutanım dizisi geldi, sonrasında Adanalı ve Yalancı Romantik. Televizyon ve oyunculuk bir birikim işi. Yaptıklarınızı üst üste koyuyorsunuz ve onların neticesinde yüzünüzün devamlılığını sağlıyorsunuz, yeni işlerle. Dolayısıyla bu reklam filminin de etkisi yadsınamaz.

 

Umut Oğuz, Nam-ı Diğer Fiko 1. İçerik Fotoğrafı

 

E.K.: Televizyondan önce bir tiyatro geçmişi var değil mi?

 

U.O.: Evet. Benim okulum usta tiyatro oyuncusu, yönetmen ve Devekuşu Kabare’ nin kurucularından Ahmet Gülhan’dır. Beni sahnede izleyip İstanbul’a gelmeme vesile oldu. Yani benim hocam Ahmet Gülhan’dır. Bunun benim için çok büyük bir şans olduğunu düşünüyorum.

 

E.K.: Hemen motosiklet konusuna gelmek istiyorum… Suzuki kullanıyorsun. Ne zaman aldın bu motoru? Ve neden bir racing?

 

U.O.: Racing motor kullanmak, uzun zamandır ertelediğim bir hayaldi. Erteledim… erteledim… derken bu yıl Nisan’da fuara geldiğpimde Korlas’ın standında bu motoru gördüm. Yanından geçtim sadece. Alamam, kullanamam diye düşünmüştüm ama birgün Korhan; bana “Gel” dedi. Gittim. Önüme çıkardı motoru ve “Al bunu” dedi (gülüyoruz). “Nasıl ödersen öde motor senin.” dedi. Gerçekten de bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum.

 

E.K.: Ooo…! Baya hızlı bir alışveriş olmuş… Peki, daha önce motosikletin var mıydı?

 

U.O.: Tabii. 1993 model bir “Vespa Cosa”m var. O da şu an Korlas’ta zaten, serviste.

 

Umut Oğuz, Nam-ı Diğer Fiko 2. İçerik Fotoğrafı

 

E.K.: Bir scooter! Biraz anlatır mısın motora olan ilgin nasıl başladı?

 

U.O.: Çocukluğumdan beri ilgim vardır motosiklete. Daha da doğrusu iki tekerlekli araçlara. Mesela bisiklet çok kullandım. Bu büyük bir etki bence. Bir de herkesin bir modeli vardır ya hayatında, bu konuda da benim modelim eniştemdir herhalde. Bildim bileli onun motosikleti vardı. Halamla birlikte her yere motorla giderlerdi. Böyle eteğiyle yan otururdu halam (diyor gülümseyerek). Zaten bu Vespa’yı da eniştem hediye etmişti bana. Onun için bende yeri ayrıdır. Manevi değeri çok yüksek.

 

E.K.: Scooter kullanmak bir tecrübe oldu mu? Neticede şu an spor bir motosiklet kullanıyorsun?

 

U.O.: Olmaz mı? Vespa 7-8 senedir bende. Ve hiç durmadan kullandım onu. İzmir’de kullanıyordum. İstanbul’a getirdim. Üç sene İstanbul’da kullandım. Ve inanın benim için büyük tecrübe oldu. İyi ki yapmışım diyorum her seferinde. Bu motoru kullanırkenki rahatlığımı ona borçluyum.

 

E.K.: Umut Oğuz’un ruhunda biraz asilik var mı?

 

U.O.: Kesinlikle! Asiyim…

 

E.K: Asilik biraz da sportiflik diyebilir miyiz? Bildiğim kadarıyla bir hayli spor dalıyla haşır neşir olmuşsun?

 

U.O.: Evet gerçekten de öyle, futbol oynadım, okçuluk yaptım, yüzdüm, motokros bile yaptım. Spor akademisini kazandım ama devam edemedim o ayrı. Spor herkes için mühim ama özellikle sportif motosiklet kullanmak için sizin de antrenmanlı ve fit bir vücuda sahip olmanız gerekiyor. Bu zamana kadar da sporun hemen hemen her alanıyla ilgilenmeye gayret gösterdim. Şimdi motosiklet kullanırken bunun artılarını fazlasıyla hissediyorum.

 

E.K.: Peki, bu kadar hareketli spor dolu bir çocukluğun ardından, tiyatro ve oyunculuk sevdası nereden geldi?

 

U.O.: Aile bir araya gelince bütün sülaleyi güldüren çocuk bendim. Ben insanların karşısında olmayı seviyorum. Onları eğlendirmeyi seviyorum. Nitekim animasyon sahnelerine kendimi atınca anladım bunu. 1999’da da oyunculuk hayatım fiilen başladı. O tarihten bugüne, beş tiyatro oyununda oynadım, diziler, reklam filmi… Derken doğru seçimi yaptığımı biliyorum.

 

E.K.: Portföyüne bakınca seslendirme işlerini de gördüm…

 

U.O.: Evet, sesimi çok yönde kullanabiliryorum. Seslendirme çalışmalarım oldu. Ama daha ziyade ben görsel işleri seviyorum. Seslendirme çok ayrı bir mesai. Bugüne dek tüm televizyon işlerimde kendimi konuştum. Diyalektikler de ilgi alanımda. Türkiye’nin birçok yöre diyalektiklerini konuşuyorum. Bu çok keyifli ama seslendirmeye çok fazla ağırlık veremiyorum maalesef.

 

E.K.: Yeniden motosiklete dönelim. Uzun yol yapıyor musun hiç? Ya da öyle planların var mı?

 

U.O.: Daha yeni yaptım hatta… Herkes “aman yapma” “aman gitme” dedi ama dört beş günlük bir boşluğum vardı. Bunu değerlendirmek istedim. Bugün bir yerden bir yere gitmek kolay atla uçağa git. Ama farklı bir şey olmalı ara sıra. Bir macera belki de… O boşukta atladım motora ardeşim Okan’la birlikte İzmir’e gittim. Burdan Bandırma feribotuna bindik. Bandırma’dan İzmir’e dört saatte gittik. Yorulmadan güle oynaya diyebilirim… İyi bir zamanlamayla annemlerle yemeğe bile oturduk. Tabii burda az önce konuştuğumuz gibi o spor yapıyor olmanın avantajlarını hissettim. Kendi kendime; “iyi ki sigara, içki kullanmıyorum” dedim.

 

E.K.: Yolda bir sorun oldu mu peki? Ya da ilginç bir şey?

 

U.O.: Aslında bir tehlike atlattım. Önümde dümdüz bir yol vardı. Sol şeritten ve hızlı gidiyordum. Fakat benim genel bir presnsibim vardır. Yol ne kadar boş da olsa ileride bir hareket görürsem elimi gazdan çekiyorum. Çünkü nereden ne geleceğini bilemezsiniz. Nitekim o sırada –ben sol şeritte kaptırmış gidiyorken- sağ şeritten bir anda önüme bir otomobil çıktı. Ama kontolsüzce geliyordu. Şeridim kapandı yani. Seri bir şekilde motoru önce sağa yatırdım sonra sola yatırıp toparladım ama ciddi bir kaza olabilirdi bundan eminim. Bu haberler ne kadar kötü de olsa bir gerçek maalesef. Kaza yapmış 4000 motor üzerinde araştırma yapmışlar. Bu kazaların 4’te 3’ü diğer araçlar yüzünden olan kazalar. Motor kullanırken iki kat daha temkinli olmak durumundasınız. Hep söylüyorum; motora kesinlikle alkollü, üzgün, yorgun, moralsiz, uykusuz binememelisiniz.

 

Umut Oğuz, Nam-ı Diğer Fiko 3. İçerik Fotoğrafı

 

Bizde sinyal alışkanlığı yok maalesef. Yolda beni görseniz mütemadiyen birilerini uyarıyorum…

 

E.K.: İşin tekniğine ilgin var mı peki? Mesela yolda kalsan, alıp eline anahtarı tornavidayı müdahalede bulunur musun?

 

U.O.: Aaaa tabii ki… Mesela İzmir’den dönerken camın vidalarını sıktım (gülüyoruz). Şaka bir yana teknik konulara kafam basıyor ama bu motorlarda inanılmaz bir mekanizma var. Çok hassas tıpkı saat gibi… Gerçekten de uzmanının bakması gerekiyor. Eksik bir şey yaparım filan. Riskli bir durum. Ama aksesuar konusuna bulaşabilirim sanırım…

 

E.K.: Başından geçen o talihsiz olaya değinmek istiyorum. Motorun çalındı yakın bir tarihte. Bir anlatır mısın?

 

U.O.: Yaa evet sorma! Geldim burdan Korlas’tan motoru aldım ve… İlk üç hafta içinde olanları söylüyorum; iki kez devrildi hem de ben üzerinde yokken. Karenajları kırıldı. Sonra Taksim’de birkaç kişi –sarhoş- motoru devirmişler, üzerime saldırdılar filan. Tüm bunların üzerine de bir hafta sonra motor çalındı.

 

E.K.: Evinden mi çalındı? Neredeydi motor?

 

U.O.: Evet evet evimden çalındı Dikilitaş’ta oturuyorum ben. Aslında motoru kapalı garajda tutuyordum. O akşam eve geldim duş alıp hemen çıkacaktım. Egzozu ve farları değiştirmiştik. Gece kullanıp bir görmek istedim. Yani toplamda yarım saatlik bir işim vardı. Saat de onbir buçuk oniki civarıydı işte… İstanbul için çok geç bir saat değil neticede. İşte o arada çalmışlar benim motoru!

 

E.K.: Hayallah çok geçmiş olsun! Talihsiz bir olay gerçekten de… Sonra ne yaptın peki? Polise gittin mi?

 

U.O.: Teşekkür ederim. Gerçekten de öyle. Tabii aşağı inip de motoru göremeyince hemen Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğü’ne gittim. Sağolsunlar oto hırsızlığı masası ilgilendi benimle. Yoğun bir çaba harcadılar ve bir gecede buldular motoru.

 

E.K.: A harika…! Bu motor o mu yani?

 

U.O.: Yok hayır. O çalınma hissi çok kötü bir his. İnsan bir daha eskisi gibi benimseyemiyor. Tabir-i yerindeyse ben motoruma kız gibi bakıyordum. Neticede mahvetmişler motoru. Beni bu tarz durumlar etkiler. Motoru bir polis arkadaşımıza verdik. Her şeyde bir hayır var. Bir aylık bir tecrübem vardı Bodrum’a gitmeyi planlıyordum. Ama kısmet olmadı. Her kötü olyada bi hayır vardır ya ben de Bodrum’a uçakla gittim. Ama dediğim gibi demek ki böyle olması gerekiyormuş ve olmuş.

 

Umut Oğuz, Nam-ı Diğer Fiko 4. İçerik Fotoğrafı

 

E.K.: Sonra?

 

U.O.: Sonra yeniden Korhan’a geldim. Dedim ki; “Ben bu motorun aynısından istiyorum” (gülüyoruz). Şimdi onu kullanıyorum.

 

E.K.: Peki Neden Korlas? Çalındıktan sonra aynı motoru yine buradan almak istedin…

 

U.O.: Evet bu konuda konuşmak isterim. Ben İzmir Bornova’da büyüdüm. Bizde esanaf önemlidir. Ben Korhan’ı fuarda tanıdım. Korlas’ın geçmişine dair kafamda öyle bir yeri vardı ki… Ordan burdan duydukların da olumlu değildi çok. Ben de bu kaygımı Korhan’a ilettim. Sohbet ettik. Karşımdakini vur kaç yapayım ya da müşterim olsun ondan para kazanayım derdinde değil. Gayet rahat ve net bir şeklide anlatıyor bana. Yani ilk gittiğimde daha motosikletim yokken çok güzel bir mont ve bir kask aldım. Burada önemli olan indirim yapmak ya da az kar etmek filan değil. Alışverişin tarzı. Korhan %100 de kar etse benden önemli değil. Anlatabiliyor muyum? Ben artık neden başkasına gideyim ki? Bir kere o karşılıklı güveni sağlamışız. İnsan güveneceği birini arıyor. Ben ne zaman buraya gelsem usta elindeki işi bırakıyor. Hemen benimle ilgileniyor. Diğer servislerde bu yok işte. O yüzden de herkese öneriyorum. Mesela ilk motora bakmaya gittiğimde alıp şöyle bir tur atayım dedim. Göndermedi. “Satış önemli değil. Kaskosunu yaptır öyle bin. Ne olur ne olmaz” dedi. Herkesin yapmadığı şey bu… Ve haklı da! Tüm bunlar etkiledi beni ve motorum çalınınca da yenisini almak için yine buraya geldim.

 

E.K.: O zaman kazasız belasız kullan diyoruz biz de…

 

U.O.: Teşekkür ederim.

 

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Geveze; Motorum Nasıl?

Çaylak: Anıl Tetik

REKLAM