Menu
in

Yamaha Anadolu

Bahadır İmrehan İle Söyleşi

Motoron: Neden bu köşe, neden Kızıltoprak veya motorcuların fazla olduğu bir başka yerde değil mağaza?

Bahadır İmrehan: Bizim genel olarak böyle bir prensibimiz var. Motosiklet dükkanlarının çok olduğu yerleri tercih etmiyoruz, genelde bizim gittiğimiz yerlerde yeni piyasa oluşuyor. Daha önce Hasanpaşa’da böyle oldu, biz gittiğimizde kimse yoktu, şimdi orası devasa bir motosiklet marketi haline dönüştü. Kadıköy ilçe merkezinden biraz uzak olmayı terich ettik, çünkü şu ara orada kentsel dönüşümle ilgili büyük yıkımlar ve yeniden yapımlar var, dolayısıyla her yer her an çok hızlı değişebiliyor. Daha iyi bir yerde daha uzun kalma planımız olduğu için burayı tercih ettik. Buraya epeyce yatırım yaptık, bu yatırımın da uzun süreli olmasını istiyoruz. İnşaat 3 ay kadar sürdü. Mağazayı tasarlarken bir mimarla çalıştık. Esin Eker bize bu konuda güzel çözümler üretti. Asma katımızda bir ofis bölümü bulunuyor. Giriş katı, yani motorların sergilendiği alan tamamen müşteriye ait. Oturup ayaküstü sohbet edilebilecek masa haricinde bir masa bulunmuyor. Kapalı bir ofis olsun istemedik, burada çalışanlar da mağazanın atmosferini görebiliyorlar. Ancak telefon trafiği ve diğer konularla ilgili olarak ofis bölümünü bu şekilde ayırmayı tercih ettik. Ofis katı mühendislere danışılarak çelikten yapıldı. Merdivenlerin inşası da bize ait. Ofisin önünde havada asılı duran motor vitrini 3 ton kaldırabiliyor, biz üzerinde 2-3 tane motor sergiliyoruz. Aydınlatma konusunda da uzmanlarla çalıştık.

M: Burayı nasıl buldunuz?

İmrehan: Kadıköy’ün genelini sokak sokak epeyce dolaştık. Ancak pek çok yeri Yamaha’nın tüm standartlarını bir arada karşılamadığı için elemek zorunda kaldık. Bazı yerler de ederinin çok üzerinde pahalı idi. Burayla hemen hemen aynı fiyata bir kaç farklı yer bulduk, ancak binaların yıkılıp yeniden yapılma olasılığı yüksek olduğu için onları tercih etmedik. Burası, bildiğimiz kadarı ile tüm standartları karşılayan ilk yeri. Bütün motorlar kendi konseptleri doğrultusunda bir dekor ile sergileniyor. Açıkçası daha yapmak istediğimiz çok şey var, yavaş yavaş tamamlamayı düşünüyoruz. Mobilyalar ve aydınlatma ile epeyce uğraştık. Bütün aşamalarda Yamaha ile fikir alışverişinde bulunduk. Çoğu detay markanın konseptini öylesine iyi yansıtıyor ki, bazı arkadaşlar buranın Yamaha’nın kendi yeri olduğunu bile düşünmüşler. Bunu kendi başarımız olarak görüyoruz.

M: Mağazanın genel düzeni nasıl, biraz anlatır mısınız?

İmrehan: Gördüğünüz üzere ana mekanda motosikletler sergileniyor. Asma katımızda açık ofis var. Bir alt kat olan eksi birinci bodrumda servis bölümümüz var, buraya yandaki rampadan kolayca ulaşılıyor. Servisin arka bölümünde motor deposu mevcut. Bu depoda sıfır ve ikinci el motorlarımızı stokladık. Sürekli dolup boşalan bir mekan. Eksi ikinci bodrumda da ağır kazalı motorlarımızı servise sokmak üzere depoluyoruz. Servisimiz oldukça iyi düzenlendi diye düşünüyorum.

M: Servis, motosiklet konusunun vazgeçilmez unsurlarından… Burayı nasıl düzenlediniz? Servisteki donanımların markalarına bakacak olursak, seçkin ekipmanlar almış ve büyük yatırım yapmışsınız, bu sizin şahsi tercihiniz mi?

İmrehan: Gördüğünüz üzere üç liftlik bir düzen var. Burada büyün kablolar, liftlerin düzenleri, altyapısı önceden yapıldı, dolayısıyla ortalıkta dolaşan kablolar göremezsiniz. Takım tezgahları da aynı anda 3 farklı kişinin çalışabileceği üzere 3 adet olarak liftlerin karşısına yerleştirildi. Servis konusunda çok fazla şikayet vardı, ben de bir Yamaha kullanıcısıyım ve servis bulamama konusunda şikayetlerim vardı. Elimize böyle bir fırsat gelince, yapabileceğimizin en iyisini yapmaya ve en seçkin ekipmanı tercih etmeye çalıştık. Lastik değiştirme makinamız dahi mevcut. Yağ olarak Yamaha’nın önerdiği biçimde Yamalube kullanıyoruz. Yağ konusu ile ilgili piyasada çok fazla yanlış bilgi uçuşuyor. Bu servis garanti konusu, olası sorunlar, yağ ve ekipman konusunda sürekli Yamaha Genel Merkez ile dirsek temasında olan bir servis olduğu için, hem bu bilgi kirliliğinin, hem de servis şikayetlerinin bir nebze olsun azalacağına inanıyoruz. Servis olarak Yamaha’ya bakıyoruz, ama lastik değiştirme ünitemiz oldukça gelişmiş, burada Ducati, BMW, Kawasaki gibi her türlü markanın motorlarının lastiklerini de değiştirebilecek durumdayız. Lastik değiştirmek isteyen başka marka motorlara da servis verebilecek durumdayız.

Duvarda görmüş olduğunuz Yamaha’nın orjinal sökme takma aparatlarının tamamını aldık. Bu sayede pek çok modelde özel yöntem gerektiren sökme takmaları doğru biçimde yapabileceğiz. Bu aletler oldukça özeller ve ne yazık ki bazen bazı servislerde bulunmayabiliyor. Oradalarda çözüm, eldeki alete göre üretiliyor. Uzun süreden beri Yamaha kullanan bir sürücü olarak, Yamaha ürünlerinin çok büyük sorunlar açmayan motorlar olduğunu söyleyebilirim. Öyle ki, pek çok motosiklet bazen kaza sonrası bile kullanılabilir durumda kalıyor. Herhangi bir arıza durumunda bunu hemen çözebilecek ekipman ve bilgiye sahip olduğumuzu düşünüyorum, çok karmaşık durumlarda hemen Yamaha Türkiye’den de destek alabiliyoruz. İngilizce yazışma yapabilecek personelimiz de var, yurtdışına danışılması gereken bir problem olursa, onu da danışarak çözebiliyoruz. Ekipmanlarımız sizin de söylediğiniz üzere oldukça seçkin. Yağları özel bir sistem sayesinde gerekli gramajda koyuyoruz, yağlı ekipmanları yıkamak üzere özel yıkama haznemiz var, hemen servisin içinde özel motor duşumuz var. Servisin olduğu yer bir otopark katı idi. Bunu biz dönüştürdük. Bu sayede içeri giriş çıkış kolay. Servisin egzoz gazını da özel hortumlarla tahliye ediyoruz. Servisin hemen arkasında kendi markamız olan Tech90’ın ürünlerini sattığımız bir salon var. Servise gelen müşterilerimizi burada ağırlıyoruz. Burada oturup bir şeyler içebilecekleri gibi arzu ederlerse giysi ve benzeri ekipmanları da bu salonda inceleyebiliyorlar. Oturma grubunun önündeki televizyon aynı zamanda servisteki her lifti ayrı ayrı biçimde gösterebiliyor, hepsinin kamerası var. Aradaki duvar ses geçeirmez biçimde tasarlandığı için rahatça oturup vakit geçirebilirler.

M: Çalışma sistemi olarak örnek aldığınız bir yer oldu mu?

İmrehan: Biz servisi düzenlerken Mercedes servislerinin nasıl çalıştığını inceleyerek kurumsal bir düzen oturtmaya çalıştık. Herkesin görev alanı belli, ve kendilerine görev verilen yerlerde çalışıyorlar. Servis ve mağaza çevresinde, servis için gelen bütün motorları kapsayacak özel bir sigorta yaptırdık. Liftten düşmeden tutun, kapının önünden çalınmaya veya test sırasında dışarıda yapılan kazalar dahil olacak biçimde özel bir sigortamız var.

M: Yamaha’dan başka bir işiniz de var bildiğimiz kadarıyla…

İmrehan: Bildiğiniz üzere bizim asıl işimiz Tech90 adını vermiş olduğumuz motosiklet pantalonu üreten firmadır. Biz ayrıca Honda, Yamaha, Triumph, Held gibi markalara da özel motor kıyafetleri ve yine pantalonları üretiyoruz. Oradaki büyümemiz hızlı oldu, onu bu yıl biraz frenlemek ve yerimizi daha iyi algılamak istiyoruz. Bu firma ile ilgili olarak 2015 ve 2016 yılı planlamalarımızı yaptık. Yamaha Anadolu dahil 50 civarında personelimiz var. Dolaylı olarak ise 200 kişi bize iş yapıyor. Yeni bir türk yapımı kıyafet projemiz var. Bunları da kotlarda olduğu gibi Avrupa malı kıyafetlerin yarı fiyatına satışa sunacağız. Cordura kumaşı ile çalışmalarımız başlamak üzere. Çok kaliteli bir malzemeyle, hem de görünüş olarak oldukça iyi gözükecek kıyafetler üretmeyi planlıyoruz. Bu yaz sezonuna yetişmeyebilir, ancak mutlaka çıkacak. Bütün her şeyi kotlarda olduğu gibi Türkiye’de üreteceğiz. Bazı hammaddeleri Almanya, İsviçre gibi yerlerden getirtme durumları mecburen olabiliyor ama, bütün işçilik Türkiye’de yapılıyor. Bugüne kadar en yüksek adedi Fransa’da yakaladık. Overlap markası ile çıkan kotlarımız orada yaklaşık 50 bin adet sattı.

M: Neden Yamaha bayiliğini seçtiniz?

İmrehan: Bir motosiklet kullanıcısı olarak bütün motorları beğeniyorum. Kullanacak vaktim olsa, edinmek de isterim. Gelgelelim, herkesin gönlünde bir marka yatar. Bugüne kadar 9 tane Yamaha alıp sattım. Markaya olan sempatim sebebiyle bu firmayı tercih etmem, bana gayet doğal geliyor. Bu kadar bağlanmamın sebebi, bir kaza sonrası da dahil hiç bir zaman yolda bırakmamış olmasıdır. Şöyle bir bakacak olursak, aynı zamanda son dönemin de iyi satışı olan bir marka olması, sürekli Yamaha kullanmamızdan ve onlara kıyafet üretmemizden dolayı Yamaha ekibiyle olan dirsek temasımız bu süreci hızlandırdı. Görüşmeler sırasında, hatta sohbet esnasında ortaya çıkan bir fikir oldu. Disiplin ve titizlikten ötürü bazı işler biraz uzun sürdü ama ortaya çıkan sonuç fena olmadı gibi görünüyor. Bizim firmamızda, müdür, genel müdür gibi yönetim ast-üst ilişkisi pek yoktur. Herkesin belli bir işi vardır ve herkes kendi işinin sahibidir. 2014 Eylül’de Yamaha işine giriştik, Ocak ortasında inşaat bitti. Açılıştan bu yana da 2,5 ay geçti. Yeni açılan bir bayiye göre iyi bir satış rakamımız olduğuna inanıyorum.Müşteri portföyümüz ilginç, kotlarımızı kullanıp, bunlarla kaza yaşamış olanlar, gelip bizi buluyor ve motor almak istediğini söylüyorlar. Aslında sıfırdan başlıyor sayılmayız, Tech90 sayesinde oluşan önemli bir müşteri kitlemiz var, bu insanlar bize güveniyor, ve bizi takip ettiklerini anlıyoruz.

M: Motosiklette yaptığınız herhangi bir kampanyanız var mı?

İmrehan: Yamaha’da kar marjı çok yüksek değil, indirim yapma durumumuz pek olmuyor ancak, 600cc altında motor alana 400 TL değerinde kevlar kot, büyük motorlarda ise bir yolcu, bir kendisi için kevlar kot hediye ediyoruz. Açılıştan bu yana geçen 2,5 ay içinde 150’ye yakın motosiklet sattık. Küçük motorları pek kolay satamıyoruz. En çok sattığımız model X-max scooterler. Belli bir müşteri kitlemiz, bizi takip edenler sayesinde var, ancak henüz çok yeni olduğumuz için çok da iyi bilinmediğimizi düşünüyoruz. Henüz kendi sitemizi bile açmamış, sahibinden.com gibi siteleri kullanmaz iken bu satış rakamının bir hayli iyi olduğunu düşünüyoruz. Motor ilanlarımızı sadece motosiklet.com üzerinden vermeye başladık. Küçük motorlarda; kurye arkadaşlar ve interneti pek karıştırmayanlar, henüz bizim farkımızda değiller.

M: Yamaha’nın bir bayisi ile geçen sayıda yaptığımız söyleşide, Dadaş Motor yetkilileri Yamaha’nın motor sağlama konusunda çok demokratik davrandığını, ve yeni açılan bir bayiye de yeterli sayıda popüler motor vererek onun da yaşamasını sağladığını söylemişti. Sizin durumunuz nasıl, yeterli sayıda “popüler motor” alabiliyor musunuz?

İmrehan: Biz ne yazık ki buna pek katılamıyoruz. İstanbul gibi aşırı büyümüş ve özellikle kira gibi giderleri çok artmış bir bayi ile, Adapazarı’ndaki bir bayinin giderlerinin aynı olması beklenemez. İstanbul, Türkiye’nin her bir yerindeki bayiler için bir hedef. Çünkü İstanbul kullanıcısı, bu politika ile dağıtılan motorları İstanbul’da bulamadığı zaman, başlıyor yakın çevredeki bayilere telefon etmeye. Aradığı motoru bulana kadar uzaklaşmaya devam ediyor, bulunca da alıp getiriyor. Dolayısıyla, Adapazarı bayisinin alanı aslında Adapazarı değil, bu durumda… (Adapazarı’nı sadece örnek olarak veriyorum) Böyle bir yeri İstanbul dışında dörtte bir fiyata tutmak mümkün. İş gücünde de büyük fiyat farklılıkları var. Gelgelelim, aynı malı, aynı fiyata satıyor, üstelik de aynı sayıda satıyoruz. Açıkçası şu an bu iş şu anda bizim için çok karlı değil. Sadece ileriye yönelik olarak yaptığımız bir yatırım durumunda.

M: Geçen sayıda bu konuda bir yorum yapmış, ve Yamaha Türkiye’nin müşterileri dolaştırarak yerli turizmi geliştirmek ve insanlara memleketlerini tanıma imkanı sunduğunu söylemiştik. Ama görüyoruz ki, büyük şehirdeki bir bayi için herşey bu kadar da güllük gülistanlık değil. Ana dağıtıcı, nüfusa bakarak dağıtım yapsa, ben ve benim gibi kullanıcılar da evinin 100 metre ötesinden motor almak varken başka şehirlerden motor almak zorunda kalmaz. Öyle değil mi?

İmrehan: Maalesef şu andaki durum bu. Aslında bunu tespit etmek kolay, yerel bir bayi kendi bölgesine 10 motor, diğer bayilerin bölgesine de 90 motor satıyorsa, bu da motor sattığı yerdeki bayiler (bu da genelde büyük şehir bayileri) yeteri kadar ürün temin edemiyor demektir.

M:Örneğin bugün, Tracer alacak olsak, sizde kaçıncı sırada oluruz?

İmrehan: Tracer sorularına resmi bir yanıt vermek istemiyorum (gülüşmeler). Ancak şunu söyleyebilirim; bugün Tracer veremediğimiz bir müşterimizi, Manavgat’ta, motoru bulduğumuz bir bayiye yönlendirdik. Bu kullanıcı İstanbul’da yaşıyor ve bizim müşterimiz, ancak kendisine satabilecek motoru bulamıyoruz.

M: Bir Yamaha hayranı olarak, sizin de Tracer’ı beğendiğinizi düşünüyorum. Motor neden böylesine az bulunabiliyor? Siz kaçıncı sıradasınız?

İmrehan: Yamaha Türkiye bu konuda elinden geleni yapmaya çalışıyor aslında. İşin içine girdikçe bunu daha iyi anlamaya başlıyorsunuz. 2015’in hemen öncesinde dünyadaki bütün ekonomik veriler Türkiye’de küçülmeyi işaret ediyordu. Bu sebeple pek çok firma, kendince yeteri kadar sipariş verdi diye düşünüyorum. Müşterilerimiz geçen seneye göre fiyatların çok arttığından şikayet ediyorlar, ancak farketmedikleri bir konu var, o da paramızın devalüe olduğu ve türk lirasının müthiş değer kaybettiği konusu. Hala da değer kaybetmeye devam ediyor. Belki bir miktar sipariş azlığı, biraz da ürünün yeni ve bütün dünyaca aynı anda tercih edilen bir ürün olması sebebiyle Tracer’ı kolay bulamıyoruz. Otomobil sektörünü de şahsen takip ettiğim için söyleyebilirim ki, Yamaha Türkiye, fiyatlar konusunda hala çeşitli fedakarlıklar yapmaya devam ediyor. Bu sene benim tahminim 200-250 Tracer gelebilir. Dağıtım şekline ve iptallere bağlı olarak değişebilir ancak bizim buradan kendimize Tracer alma şansımız yok gibi görünüyor.

M: Türkiye’de bu iş nasıl daha karlı bir iş kolu haline gelir? Bir bayi gözüyle bakacak olursak?

İmrehan: Türkiye’de motosiklet işi ne zaman iyi gelir getiren bir iş kolu haline gelir, o zaman genel kalite de yükselecektir. Genel olarak yaklaşacak olursak, bütün bayilerin kar oranlarının biraz daha düzenlenmesi gerekiyor. Müşteri tarafında da çok büyük sorumluluk var. Servis bir bayi için çok önemli bir gelir kaynağı. Ancak bu haksız kazanç sağlanan bir rant değil, hakedilen bir kazanç aslında, bayiler için. Nitelikli bir ustanın saat ücreti bizde 60tl’dir. Bu aslında yaptığı işe bakacak olursak çok büyük bir para değil. Ancak, bunu çok bulup herhangi bir “usta”ya götürüldüğünde, biz hakkımız olan bu kazancı kaybediyoruz. Biz sattığımız her model için ustalarımıza eğitim aldırıyoruz. O eğitimlere bizzat ben de gittim. Öyle fazla ayrıntı var, öyle fazla güncel bilgi gelmiş ki, iki yıl önceki motorun yeni gelmiş pek çok bilgisi olabiliyor. Bu bilgilerin hiç birine sahip olmayan bir motor ustasından, siz son teknoloji ile üretilen bir motora bakım veya tamirat yapmasını bekliyorsunuz. Onların genel olarak yaptığı en popüler “bakım”, en yüksek kar oranı ile satabildiği yağı kullanmak, bir de bulunamadığı takdirde muadil bir filtre takarak bakımı tamamlamak oluyor. Maalesef bu şekilde güncel olmayan bilgilerle “tamir” edilerek “harcanmış” çok motor var. Kullanıcı da bu bilince sahip olmalı. Maalesef Yamalube yağlar ile de ilgili pek çok bilgi kirliliği var kullanıcılarda. R1’i yapan teknolojinin yağ konusunda ucuza kaçmış olması olasılığının düşük olduğuna inanıyorum. Yamalube’ün son dönemde ürettiği pek çok çeşit yağ var. Motorunuza uygun her çeşit vizkozitede yağı Yamalube’de bulmanız mümkün. Bin kilometre bakımı, örneğin X-Max’de 90-120 lira arasında değişiyor. Bu fiyat bizce oldukça uygun. Doğru filtre, doğru yağ vizkozitesi kullanılıyor, vidalar doğru torklarında sıkılıyor ve genel kontrol yapılıyor. Fikrimizce farklı yağlar ve farklı “usta”lara gidilerek macera aranmasında pek gerek yok.

M: İkinci el bir motorum var, size gelsek, sıfır bir motosikletle takas etmek mümkün mü?

İmrehan: Genel olarak yardımcı olmaya çalışıyoruz. Şu ana kadar takas işlemi yaptık. İşlem şöyle oluyor, müşterilerimiz yeni motorun tüm ödemesini bize yapıyor, biz de eski motorunu satılığa koyuyoruz. İkinci el ile ilgili gelenler de oluyor, bu motorları hiç bir kar koymadan satıyoruz. Bugüne kadar gelen bütün ikinci elleri de satmış durumdayız.

M: Peki, çok teşekkür ederiz.?

Cevap bırakın