in

Antrenman Disiplini

Motosiklet yarışlarında başarılı olmanın çeşitli yolları bulunur. Bunların başında kullanılan motorun teknik özellikleri gelir.Hangi sınıf olursa olsun, gerçekte o kategoriye ait iyi hazırlanmış bir makine başarının önemli anahtarlarından birisidir.

Kuşkusuz motor işin yalnızca bir parçasıdır. Motoru kullanacak olan yarışçının fiziksel özellikleri, antrenman düzeyi, yarış deneyimleri, pist koşulları, hava durumu, lastiklerin yapısı iyi performans için önemli ön koşullar içerisinde yer alır. Peki, her zaman her şey yolunda gider mi? İşte bu noktada bazı sorunlarla karşılaşabiliriz.

 

Dünya Şampiyonu sporcumuz Kenan Sofuoğlu’nun yarış esnasında yaşadığı tablo akıllara zarar bir konudur. Kimsenin aklına gelmediği ve inanılmaz bir olay sporcumuzu yarış dışı bıraktı. Sanıyorum ilgili şirket ciddi biçimde inceleme yapıyor olmalıdır. Sonuçlar açıklanırsa biz de bilgi sahibi olabileceğiz. Çok çeşitli koşullar yarış performansını olumlu ya da olumsuz etkiler. Ama ben asıl işin antrenman boyutunda saklı olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki, bazı sınıflarda sporcularımız uygun antrenman şartlarında çalışamıyorlar. Yarışın yapılacağı pistlerde o hafta içinde en az 3 gün olmak üzere mutlaka antrenman yapmalıdırlar.

 

 

Bu antrenmanların bir bölümü kara antrenmanları şeklinde geçmeli, kardiyovasküler dayanıklılık ön planda tutulmalıdır. Bu terim kimsenin gözünü korkutmasın. Kalbin, dolaşım ve solunum sisteminin kaslarla beraber uyumlu çalışmasını sağlayacak egzersizler adı geçen terimin açılımıdır. Bu ne demektir? Kalbin daha rahat ve verimli çalışması, soluduğumuz hava içindeki oksijenin kan yoluyla dokulara daha rahat taşınması, keza enerji verici maddelerin de kaslara iletilmesi gibi fizyolojik olayların meydana gelmesi olarak özetleyebiliriz. Buradan çıkarılacak olan en önemli ders, motosiklet kullanımının yalnızca yarış esnasındaki mücadeleden ibaret olmadığıdır. Güvenli ve rahat bir sürüş için yarışçının iyi bir dayanıklılık özelliği, ona daha rahat biçimde yarışı tamamlamasını getirecektir. Dinlenik kalp atım hızının düşük olması, kalbin atım volümünün artması, bir yüklenme sonrası daha çabuk toparlanabilmesi gibi özellikler ancak sözünü ettiğimiz özelliğin gelişmesi ile mümkün olmaktadır. Bunu sağlayabilmenin en basit yolu şudur: Haftada 2 kez, mesafesi 8 km kadar olan bir parkurda, jog (Hafif şiddette koşu) temposunda 130-140 nabızla koşmaktır. Bu koşu öncesinde 21 dk civarında bir ısınma yapılmalıdır. İçinde kısa süreli joglar, stretching denilen germeler, basit cimnastik alıştırmaları ve kısa süreli esnetmeler bulunan bir ısınma programı motor yarışçıları için oldukça uygundur.

 

 

Ama bunları yaparken bir plan dâhilinde çalışmanın gerekli olduğunu vurgulamak istiyorum. Antrenmanlar bir zaman dilimi içerisinde olmalı, planlanan saatlerde antrenman yapılmalı ve çalışma süresine harfiyen uyulmalıdır. Dolayısıyla, nasıl motorun üstünde son derece dikkatle ve hızlı bir şekilde gitmek gerekiyorsa, kara antrenmanlarında da benzer disiplini göstermek zorunluluğu bulunmaktadır.

 

 

Unutmayalım, bizi motorda tutan beynimiz ve hareket organlarımızdır. Onlar antrenmanları severler ve kazandığı özellikleri yarış esnasında başarıyla kullanırlar. Herkese başarılı bir yarış sezonu dilekleriyle…?

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Motoron Dergisi Nisan 2016 Sayısı, Sayı 129

Kovan Ve Arılar!

REKLAM