in

Hız Algısı Kişiden Kişiye Değişir mi?

Yazar: Motoron

Virajlarda korkunun sebebi hızlı oluşumuz mu yoksa eğitim eksikliği mi?

Erzurumlu okurlarımızdan birinin bana sorduğu soru aynen şöyle: “Dün bir viraja hızlı girdim. Virajı dönmeye çalıştım. Sonra çalıların arasından tarlaya düştüm. Virajı dönemeyince ne yapmam lazım?” Aslında bu sorunun cevabı “Dönemeyeceğine karar verip motoru dikleştirdiysen, karşıdan kimsenin gelmemesi için du et” olmalı… Ama o karar henüz verilmediyse işte o zaman iş değişir.

 

Hız Algısı 

Virajlara hangi hız ile gireceğini kestirmek şoförlüğün erdemlerinden biri. Hız göreceli bir kavramdır. Her ne kadar hareketli nesnenin birim zamanda aldığı yol olarak net bir rakamsal değeri varsa da; bu değerin algılanışı, kişilere göre değişir! Örneğin siz otobanda 120 km/s fazlasıyla rahat ilerliyorken arka koltukta annenizin dili korkudan tutulabilir. Yada siz İstanbul Park Pisti’nin en yavaş virajını 40 km/s ile dönerken rahat değilsinizdir fakat üstat Valentino Rossi buradan 75 km/s ile geçerken arkasındaki Pedrosa’ya el kol hareketi yapabilir.

 

Racing ve sport touring gibi güçlü ve hızlı motosikletleri kullanan kişilerin hız algıları da ne kadar tez canlı (bunun eski dildeki karşılığı apaçidir) olduklarına göre değişir-gelişir. Fakat burada şöyle bir durum söz konusudur: bir motosiklet kullanıcısı hız algısı yüksek olmamasına rağmen öyleymiş gibi davranıp virajlara hızlı girmeye kalkıştığında o yolculuğun sonu genellikle istenmeyen yerlerde -daha çokçası karşı çalılıklarda- son bulur.

 

Zamanında ilk edindiğim yarış motosikleti ile bir gezi dönüşü üç şeritli yolda şimdilerde bana çok komik gelen bir hızda sağ virajı alamayıp ben de kendimi o soldaki çimenlerin üstünde buluvermiştim -bereket versin ki çalılıklara gelmeden durabildim-. Karşı şeridi sağ salim aşarak o çimlere bütün olarak ulaşmak tabiî ki sevindiriciydi; bunu en iyi yaşayan bilir… Tabi o zamanlar tecrübesizliğin yanı sıra henüz California Superbike School koçum Spiros ile de tanışmamıştım. Hız algısı ile ilgili tek bilgim göstergedeki rakamların söyledikleri ve beynimde onlara karşılık gelen güçlü duygulardı; sadece geniş bakış ile dahi o rakamların hissiyatının –hız algısının- değişebileceği o zamanlar aklımın ucundan bile geçmezdi.

 

Bu herkesin bahsettiği eğitimlerin sürücülere kazandırdığı en büyük erdemlerden biri hız algısının kontrol edilebilirliği. Böylece motosiklet gidonunun başında bulunan bizler arka koltuktaki ananne modundan çıkarak kontrolü kaybetmeden istediğimiz manevraları yapabiliriz. Hız algısını geniş bakış yöntemi ile kontrol edebğiliriz. Keith Kode’un Bileği Bükmek II adlı kitabında bu durumun geniş açıklamasını bulabilirsiniz. Kıssadan hisse tek bir nokta yerine bütün manzaranın genelina bakmak ve ilerleyişe hakim olmaktır. Kısa bir örnek vermek gerekirse yolda gözlerinizi şerit çizgilerine diktiğinizde bunlar birbiri ardına hızlıaca geçerler. fakat kafanızı kaldırıp ileriye ve gözünüzün en sağdan en sola kadar görebildiği tüm alana baktığınızda görmeye devam ettiğiniz o aynı şerit çizgileri daha yavaş geçiyor gibi hissedilir!

 

Vazgeçme
Viraja daldın ancak dönemeyeceğini mi düşündün? Yok öyle bir şey! Dönmen gereken yere bakmaya devam et hatta mümkünse daha da içeriye bak… Ve gerekirse motoru biraz daha yatırıp –unutma orada dizinle asfaltın arasında her zaman biraz daha yatabileceğin bir alan vardır- dönüşü tamamla! Gidonu sakın sıkma, kollarını rahat bırak! Korkuna hakim ol ve gözlerini dönmen gereken doğru yoldan asla ayırma! Kafanı dönmek istediğin tarafa doğru sarkıt, gözlerini yola paralel tut ve o korku dolu anda dahi asla vazgeçme. Bu sırada bakışını geniş tutabilirsen hız algın da iyileşeceği için korkunu da yenebilir ve rahatlayabilirsin. Bu zorlu virajı alır almaz da yavaşla, derin nefes al ve en yakın eğitim merkezinin yolunu tut. Kaç yıllık motosikletçi olursan ol motosikletine egzoz alacağına kendini modifiye et, hayatta kal!

 

Sakın bu yazıdan “eğitimini al sonra şehir içi-şehirler arası yollarda hız yap” mesajı çıkarmayın! Söylediğim şey ‘doğrusunu öğren yarın öbürgün bir yanlış yapar başın sıkışırsa, yapman gerekeni, bakacağın yeri bil kaza riskini bertaraf et’ tir! 

 

Mevlana’nın dediği gibi: “Göz nereye bakar, gönül oraya akar. Gönül nereye akar, ayak oraya koşar.”

Sevgiyle ve motosikletle kalın…

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Ön Freni Kullanmalı mıyız?

Hayatta kaldıysam işte bu “100”den!

REKLAM