in

Superbike’in Ardından

 

Park İstanbul’un işletmesini alan Intercity ve patronu Vural Ak’ı tebrik ediyorum.

“Bu para buradan nasıl çıkacak” dedirten bir rakamla işletmeyi sahipsiz olmaktan kurtardı. Sabiha Gökçen Havalimanı’nın kuruluşunda bulunan bir yönetici olarak Park İstanbul’un o bölgeye yapılması için (O tarihlerde şu anda Olimpiyat Stadının olduğu yer de gündemdeydi) küçük katkılarım olmuştu. Sonrasında pistin boş kalması bana Sabiha Gökçen’in ilk yıllarındaki aleyhte kampanyaları çağrıştırmıştı.

 

Vural Ak bu işletmeye yapacağı küçük dokunuşlarla hem zarar etmeyecektir hem de ülkemize seyri veya sürüşü güzel aktiviteler katacaktır.

 

Gelelim tespit ve önerilerime:

 

• Intercity, pist kompleksinin doğal olarak etinden ve sütünden faydalanarak bir ticari sinerji yaratmaya çalışıyor. Filoda bulunan araçlar için bundan daha iyi bir kapalı ve açık otopark bulunamazdı. Zekice.

 

• Pist işletmek filo kiralamaya benzemediği için operasyonda ciddi sıkıntılar olduğu ve özellikle pazarlama konusunda profesyonel desteğe ihtiyaç bulunduğunu düşünüyorum.

 

• Pist yarışlarının olduğu günler, konserler ve başka aktivitelerle desteklenirse, hafta sonları İstanbullular için bir panayır olacaktır.

 

• Sadece Kenan Sofuoğlu’nu seyredip sonraki yarışı seyretmeyen motosiklet sürücülerini zevksizlikle suçluyorum.

 

• Kenan’a bize yine bir birincilik yaşattığı için teşekkür ediyorum. Özellikle son atağı muhteşemdi.

 

• Alanda ciddi bir yiyecek içecek sıkıntısı var. Tek büfeden servis böyle bir organizasyona yakışmamış.

 

• Monster’in akrobasi gösterisi müthişti. Böyle gösterileri Youtube’dan seyretmekten bıkmıştık.

 

• Orada stant açmayan motosiklet markalarının ticari basiretsizliği kanıtlanmıştır. Orada olmamak en hafif ticari anlatımla enayiliktir.

 

• İçeriye giriş sırasında güvenlik görevlilerinin stresli ve konuya çok hakim olmamaları gereksiz gerginlik ve yoğunluğa neden oluyor. Yine de pozitif olduklarını söyleyebilirim.

 

• Otoparktan servis alanına taşıma yapan taşeron minibüs sürücüleri huysuz ve kaba. Organizasyonda leke gibi sırıtıyor.

 

• Tribünlerin birbirlerine geçiş alanlarındaki iptidai barikatlar, bölgeye bir el değmemişlik ve virane havası katıyor.

 

• Kenan’ın kürsüde şampanya patlatmaması inançları gereği olsa da birisi sevgili kardeşimize bunu içmenin haram, patlatmanın haram olmadığını anlatması gerek.

 

• Sevgili Kenan, İstiklal marşımızla gururumuzu kabarttın. Ama istiklal marşı okunurken kimi ülkelerde sağ el kalp üzerine konur kimisinde başka. Bizde ise hazırolda durulur. Refleks olarak ellerini önünde bağlıyorsun ama bir dahakine dimdik dur da ritüeli layıkıyla yaşayalım.

 

• Kenan’ın annesinin yarışı takip ederken yaşadığı duygusal gerilimin ekrana yansıması herkesin gözlerini yaşarttı. Motivasyonumuz arttı.

 

• Ertesi günkü gazetelerin çoğunda Kenan’ın birinciliğiyle ilgili tek satır haber yoktu. Gazeteci gelmediyse siz gazeteciye gidin. Intercity, orada çekilecek fotoğraflar ve kısa görüntülerle medyaya anında servis yapar, kısa bir basın bülteni anında gönderirse tembel medyamız bunu kullanacaktır. Küçük detay ama atlamamak lazım.

 

• Medya bülten gönderimini sadece Kenan’a bağlamamak gerek. Her yarışta bu gibi gönderiler medyanın koltuktan haber yapma tarzına uygun biçimde kendine haberler ve sayfalarda yer bulacaktır.

 

• Her İstanbulluya dokunacak bir organizasyonlar bütünüyle mekanın yoğun katılıma sahne olması mümkün. Profesyonel, hedefi konmuş ve Intercity filo operasyonundan bağımsız bir ekip tarafından bunun direkt patrona bağlı bir departman haline getirilmesi faydalı olacaktır. Bakınız, Dünyadaki örnekler.

 

Son olarak Intercity ve TMF arasında olduğunu duyduğum huzursuzluğun kalıcı olmadığını umarım. Her iki taraf için de söylemek gerekir ki her şey ticaret ve politika değildir.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Spor Yanında Sosyal Şeyler…

SÜRÜŞÜN 3 VAZGEÇİLMEZİ

REKLAM